![kcar181](https://secure.gravatar.com/avatar/f4d94e73a36b1d4fa71e2fe917a24ea1.jpg?s=150)
kcar181
Member since April 2019
Movie Score
TV Score
Follow the life of Pod as he moves to Bangkok from the country. Pod's new life starts with getting a job, losing a finger and dreaming about a girl. A movie were nothing is impossible, and just because you get killed by raining red helmets doesn't mean you have to stop driving a motorcycle taxi.
Katarina is 20 years old. With a troubled past in a dreary suburb, her life seems to be already set in stone - until she discovers music. Everything changes when she hears a performance of Mozart’s 'Requiem' at the Gothenburg Concert Hall that sends her reeling and opens up a beautiful new world. She feels that she has to change her life and get as far away from her ugly reality as possible. But the path she has to follow proves to be a treacherous one, filled with lies, betrayal and a dangerous liaison with the married conductor Adam. Yet Katarina is ready to do anything to gain her new identity.
Yakın arkadaşlarının üzücü ölümünün ardından bir araya gelen üniversiteden dört eski arkadaş, İskandinavya’nın el değmemiş doğasında yürüyüşe çıkarlar. Fakat yanlış bir dönüş, onları İskandinav efsanelerindeki karanlık ve gizemli ormanlara yönlendirir. Ormanda var olan kadim bir bela dört arkadaşın her hareketini takip ediyordur.
Senaryosunu Quentin Tarantino'nun yazdığı filmi Oliver Stone yönetmiş ve bunun yüzünden araları açılmıştı. Mickey ve Mallory birbirlerini seven ama 'doğuştan katil' olan iki aşık. Yaşadıklarını öldürerek hissedebiliyorlar belki de. Ancak 90'ların giderek çığrından çıkan medyası da onları kahraman gibi göstermekten geri kalmıyor. Böylece iki doğuştan katil yolculukları sırasında arkalarında onlarca ölü bırakarak yollarına devam ediyorlar. Yakalandıklarındaysa medya yine kurtarıcıları olarak çıkıyor karşılarına...
Bir gece bir grup arkadaşıyla takıldıktan sonra tek başına bir gece kulübüne geçen Russell, çapkınlık peşindedir. Bir süre kulüpte takıldıktan sonra Glen ile birlikte mekandan ayrılır. Barlarda ve yatak odalarında geçen, kimi zaman sarhoş kimi zaman kafaları güzel bir halde dolaştıkları, hikayeler anlatıp seviştikleri bir hafta sonu böylece başlar.
5 kafadar arkadaş tatile çıkar ve ormanın derinliklerinde terk edilmiş kulübe bulur. Başta her şey normal gibi görünür, göle girer, parti yapar ve eğlenirler. Fakat bu kulübede ters giden bir şeyler olduğunu fark etmeleri uzun sürmeyecektir...
Sing, serseri mizaçlı, hayatı boyunca hep ezilen fakir bir gençtir. Balta çetesine girerek herşeyi değiştiriceğine inanır. 1940'ların başlarında Balta çetesi her yeri ele geçirmiştir ve geriye tek bir mahalle kalmıştır ama bu mahalle Balta çetesi için sonun başlangıcıdır. Sing'in içindeki iyilik kötülük savaşı, çocukluk aşkı ve büyük gücün keşfi, Kung Fu'yla birleşecek ve geriye kalan son mahalle büyük bir Kung Fu mücadelesine sahne olacaktır.
Five bizarre stories with no apparent connection to one and other eventually become intertwined, resulting in surreal circumstances.
Yakın gelecekte Japonya'da, hükümet gençlerin neden olduğu şiddet eğlemlerinin önüne geçememektedir. Öğretmenler, aileler kısacası tüm toplum gençliğin yarattığı korku bulutuna teslim olmuştur. Japon hükümeti olayların kızışmasının ardından "Battle Royale" denilen kanunları kabul etmiştir. "Battle Royale" kanunlarına göre her yıl ülke içinden rastgele bir lise sınıfı seçilir ve bu sınıfın öğrencileri yerini yine hükümetten kimsenin bilmediği bir adaya götürülürler.
Bu seneki "Battle Royale" için Nobu'nun sınıfı seçilir. Nobu ve arkadaşları hükümet tarafından "Battle Royale" adasına kaçırılırlar. Adada onları öğretmenleri Takeshi karşılar ve oynayacakları oyunun kurallarını açıklar. Kurallar basittir, Nobu ve 41 arkadaşından sadece bir kişi adadan canlı ayrılabilecektir. Hükümet gençlerin herbirine, içinde farklı silahlar ve yeterli yiyecek bulunan bir çanta verir. Gençler, adadan canlı çıkabilmek için 3 gün içinde birbirlerini öldürmek zorundadırlar...
Nozomi and Lana share an apartment in Tokyo. They have both auditioned for the same role in a movie, and know that the shortlist has been cut down to just the two of them. As they wait the night before finding out who will get the role, their personality clashes erupt into an all-out battle.
Hanna ve Simon 20 yıldır beraberdirler. Berlin’de bazen sürtüşmeli bir uyum tutturmuş,güzel bir hayat sürmektedirler. Modern, olgun, çocuksuz, kültürlü, aklı başında kişilerdir. İlişkiler, çocuk sahibi olma isteği, beraber eve çıkma, düşük yapma, kaçıp geri dönme: Haber sunucusu Hanna ve sanat teknisyeni Simon 20 yıla bütün bunları sığdırmışlardır fakat önlerini artık pek görememektedirler. Ta ki ikisi de, birbirlerinden habersiz bir şekilde aynı erkeğe, Adam’a aşık olana kadar…Bafta adayı “Koş Lola Koş (Lola rennt)” filmi ile kültleşen, “Koku: Bir Katilin Hikayesi (Perfume: The Story of a Murderer)”, “Paris, Seni Seviyorum (Paris, je t'aime)” ile de beğeni toplayan yönetmen Tom Tykwer’ın modern ilişkileri biraz alaycı ve komik bir dille irdeleyen son filmi, geçtiğimiz aylarda !f İstanbul Film Festivali’nde seyirciyle buluşmuştu.
Freddie, II. Dünya savaşı sonrası eve döndükten sonra bir takım ruhsal problemler yaşamaya başlar. Her gün daha da kötüye giderken, kendilerini duygulardan temizlediklerini iddia eden bir grupla karşılaşır, ve onlara inanıp bağlanır. Ancak gerçekten hayatındaki temel prensipleri değiştirebilecek midir?
Upton Sinclair’in “Petrol-Oil!” adlı romanından uyarlanan filmin konusu, 20. yüzyılın başlarında geçer. Aile çiftliği arazisinde petrol çıkartma haklarını almasıyla birlikte servetini hızla katlayan bir işadamı ile (Daniel Day-Lewis), kısa sürede gelişip kalkınan kasabanın karizmatik genç rahibinin (Paul Dano) paralel öyküsü anlatılır. Güney Kaliforniya’da petrol bulunmasının ardından ortaya çıkan tablo, daha önceki yıllardaki “Altına Hücum” olgusunun eşdeğeridir. İşadamının Amerikan Rüyası kavramının farkına varması ve Amerikan Rüyası tarafından yok edilmesiyle birlikte filmin öyküsü hırs ve inançların irdelemesine dönüşür.
Theodore Twombly hayatını, yakın gelecekte nadir bulunan bir şeye dönüşmüş olan el yazımı mektuplar yazarak kazanmaktadır. Ve bu yıllarda insanların işlerini artık bilgisayar programları yerine getirmektedir. Theodore, karısından boşandıktan sonra bir apartman dairesinde tek başına yaşamaya başlar ve bir gün karşılaştığı bir teknoloji reklamıyla birlikte hayatı değişir. Kusursuz bir yapay zeka programı sunan yeni bir işletim sistemi, onu son derece çekici bir kadın olan Samantha ile tanıştırır. Sanal bir varlık olan ve sadece bir sesten ibaret olan Samantha, Theodore'u dünya ve hayat üzerine sorduğu sorularla birlikte bambaşka bir gerçeklikle tanıştırır. Ağır bir depresyonun içerisinde olan Theodore, yavaş yavaş hayatın keyifli yanlarını fark etmeye başlarken yapay zeka programıyla arasındaki ilişki de gitgide tuhaflaşır.
Mektuplar aracılığıyla kimliği gizli bir şekilde anlatılan The Perks of Being a Wallflower, 90'lı yıllarda lise birinci sınıf öğrencisi olan Charlie'nin hikayesini anlatmaktadır. Duygusal ve utangaç olan Charlie, bir yandan değişen çevresini gözlemlerken bir yandan da en iyi arkadaşı Michael'ın yakın zamandaki intiharıyla uğraşmaktadır. İngilizce öğretmeni Bill, ona okuması için fazladan kitaplar vererek hayata katılmayı öğretmeye çalışır ve Bill'in çabaları Charlie'nin deneyimleriyle açığa çıkacaktır. Hikaye boyunca Charlie; kendisini unutmasına sebep olan kötü bir çocuklukla, kürtaj, uyuşturucu ve seksle uğraşarak, eşcinsellik ve etrafındakilerin yargılarına maruz kalarak yaşama katılmaya çalışır. Charlie çocukluğun basitliği ve yaklaşmakta olan gelecek fikri arasında sıkışıp kalmıştır, etrafındaki dünyayı izlemek ve ona katılmak arasında sıkışıp kalmıştır, arkadaşları ve ailesinin sorunlarının ortasında sıkışıp kalmıştır…
1989-1990 yılları arasında çok sayıda insanı öldürerek, dünyanın ilk kadın seri katili olarak ünlenen Aileen Wuornos'un gerçek hikayesi.Yakalandıktan sonra, 1992'de 7 kişiyi öldürmekten suçlu bulunan Wuornos'un öyküsü ABD ve dünya kamuoyunu epey meşgul etmişti. Aynı zamanda bir lezbiyen de olan ve hayat kadınlığı yapan Wuornos, kurbanlarını ilişkiye girdiği insanlar arasından seçiyordu. Dehşet verici kadın katilin kurbanlarını ormana götürüp sakladığı ortaya çıkmış, ancak benzer şekilde öldürdüğünden şüphe duyulan 2 kişinin daha cesedi bulunamamıştı. Wuornos'un eski kadın aşığı mahkemede aleyhine tanıktık etmiş; avukatının sanığın çocukluğunda maruz kaldığı kötü muamele ve tacizi hafifletici neden olarak öne sürmesi jüriyi ikna etmemiş ve 2003'te gerçekleşen idamına karar verilmişti.
Serinin ilk bölümündeki aksiyon sahneleri ve özellikle final sahnesiylede hafızalarda kalan film, öyle görünüyor ki maceraya kaldığı yerden devam edecek. “Chev Chelios”u bu bölümde çinli bir gangsterin bir kalp nakli operasyonuyla kalbini ele geçirmesi ve onun yerine elektrik ve pil düzenekli bir kalp takılması sonucu, hayatına hem kalpsiz hemde kalbini geri almaya çalışacağı bir çıkmazda bulacağı yüksek gerilimli bir şekilde izleyeceğiz.
Antarktika'da bir grup ABD'li bilim insanı Norveçli meslekdaşlarının boş ve yıkık araştırma üssünü incelerler, ancak buldukları avının şeklini alabilen dehşet verici bir canlıdan başka bir şey değildir.
Teknik bilgisi ve becerisi yüksek olan Cooper, geniş mısır tarlalarında çiftçilik yaparak geçinmektedir; amacı iki çocuğuna güvenli bir hayat sunmaktır. Onlarla yaşayan Büyükbaba Donald çocuklara göz kulak olurken, henüz 10 yaşındaki kızı Murph şaşırtıcı bir zekaya sahiptir. Geçmişte bıraktığı biliminsanı kariyerini özleyen Cooper'un karşısına bir gün beklenmedik bir teklif çıkar ve ailesinin, dahası insanlığın güvenliği için zorlu bir karar alması gerekir...
Kylie, işlediği suçtan yargılanır. Yargılamanın sonucunda mahkeme tarafından 8 ay boyunca doğup büyüdüğü annesinin evine ev hapsine mahkûm edilir. Annesi Miriam batıl inançları olan cahil bir kadındır. Evlerinde daha önce yaşamış kimselerin hayaleti dolaştığına inanmaktadır. Evde bir müddet sonra Kylie’de evde garip olaylara tanık olur. Acaba annesinin söyledikleri doğrumu, yoksa Kylie annesinin söylediklerinden etkilenip de bu olayları annesi gibi yorumlamaya başlamıştır.
Çalkantılı geçmişi Mad Max’i hayatta kalmak için en iyi yolun yalnız olmak gerektiğine inandırmıştır. Yine de, Furiosa adlı liderlerinin peşinde çorak topraklardaki savaş ortamından sürekli kaçarak hayatta kalmaya çalışan bir grubun arasına sürüklenir. Yaşadıkları ortamı zalimce yöneten Immortan Joe’dan kaçmaktadırlar. Joe ise kendisinden çalınan ve yeri doldurulamayacak derecede önemli kaybının peşindedir.
19 yaşında bir genç olan Jay Height (Maika Monroe), tüm yaşıtları gibi eğlenmeye, gezip dolaşmaya ve erkeklere ilgi duymaktadır. Ancak yaşadığı masum gibi görünen cinsel deneyimin ardından tuhaf halüsinasyonlar görmeye ve birileri ya da birşeyler tarafından çok yakından takip ediliyor olduğunu hissetmeye başlar. Jay ve arkadaşları, bu çok yakındaki tehditten kurtulmanın bir yolunu bulmadan huzur bulamayacaklardır.
Hugh Glass kürkleri için hayvanları avlayan bir kuruluş için çalışan deneyimli bir tuzakçıdır. Fakat avlandıkları bölgelerde kendilerinden başka hem yerli Kızılderililer hem de Fransız birlikleri kol gezmektedir. Bir av ertesinde bir boz ayı tarafından ölümcül bir biçimde yaralanan Glass'ı, yavaşlamamak adına ekibi ölüme terk eder. Fakat bölgeyi herkesten iyi bilen avcı Glass hayata tutunur ve yavaş da olsa yaraları iyileşir. Zira yaşama tutunması için oldukça geçerli bir sebebi vardır.
Jack ile annesi, 5 yıl boyunca tek odada hayatlarını sürdürmek zorunda kalmıştır. Hiç dışarı çıkamadıkları için, 5 yaşındaki Jack bütün hayatı bu odadan ibaret sanmaktadır. Fakat günün birinde kurtuldukları zaman, küçük Jack’in keşifleri oldukça sarsıcı olacaktır.
80’li yılların başında Batı Almanya’da geçen öyküde, ayrılmanın eşiğine gelmiş Mark ve Anna’nın yaşadıkları anlatılır. Mark’tan ayrılmak isteyen Anna, neden olarak eşine geçerli bir neden sunamaz. Başka bir adam olduğunu düşünen Mark, olayı araştırır. Anna’nın sevgilisine ulaşan Mark, onun da karısından uzun süredir haber alamadığını ve Anna’nın garip davanışlarının nedenini bilmediğini söyler. Karısının peşine düşen Mark’ın olayın daha ciddi, karanlık ve doğaüstü boyutlarda olduğunu öğrenmesi pek uzun sürmeyecektir. Andrzej Zulawski'nin fantastik, korkutucu ve sürreal öğelerle anlattığı Possession, gösterildiği dönem bazı ülkelerde yasaklanmış, bazılarında ise sansüre uğramıştı.
17. yüzyılda İngiltere'de yaşayan William ve Katherine çifti, beş çocuğuyla birlikte ıssız bir ormanın içerisinde hristiyan kurallarına sıkı sıkıya bağlı bir şekilde yaşamaktadır. Aile düzenleri ise beklenmedik garip olayların ortaya çıkmasıyla sarsılmaya başlar. Yeni doğan çocukları Sam, ardında hiçbir iz bırakmadan ortadan kaybolur, büyük kızları Thomasin ilahi sesler duyduğuna inanmaktadır, ikizleri ise tuhaf kafiyeler mırıldanmaya başlar. Bu durumlar ailenin başına gelecek büyük felaketlerin başlangıcı olur.
Django adlı özgür bırakılmış bir köle, yanında Alman bir ödül avcısıyla birlikte, karısını sadist bir çiftlik sahibinden kurtarmak için Amerika'da yolculuk eder.
İç Savaş'tan birkaç sene sonra... Bir posta arabası, kış soğuğu yaşayan Wyoming'den geçer. Yolcular, cellat John Ruth ve yakaladığı kaçak Daisy Domergue, Domergue'nun adalete teslim edilmesi için Red Rock kasabasına doğru hızla yol alır. Yolda iki yabancıyla tanışırlar: Biri, kötü şöhretli bir ödül avcısı olan, zenci bir eski federasyon askeri Binbaşı Marquis Warren ve diğeri de kasabanın şerifi olduğunu iddia eden güneyli haydut Chris Mannix 'tir. Tipide yollarını kaybeden Ruth, Domergue, Warren ve Mannix, bir dağ geçidindeki konaklama yeri olan Minnie'nin Tuhafiyesi'ne sığınır. Onları mekânın sahibi değil, dört yabancı karşılar: Minnie'nin yerine göz kulak olan Bob, Red Rock celladı Oswaldo Mobray, Kovboy Joe Gage ve General Sanford Smithers. Fırtına hızlanırken sekiz gezginimiz, Red Rock'a hiç varamayabileceklerini öğrenir.
Stockholm'de 1982 yılında geçen hikaye iki çocuk arasındaki sıradışı ilişkiyi anlatıyor. Alt sınıfın yaşadığı devasa binaların arasında bulunan karlar içinde bir parkta vakit geçiren Oskar, soğuktan etkilenmeyen, beyaz yüzlü ve gizemli Eli ile tanışır. İki çocuk yakınlaşırken, fonda aynı mahallede çeşitli cinayetlerin işlendiğini görürüz. Uzun süredir vampir olan Eli'nin kan ihtiyacı babası tarafından giderilmektedir. Fakat zamanla Eli'nin durumu iki çocuğun da başını belaya sokar... 2008'in en iyi filmleri arasında kabul edilen Let the Right One In, korkunç vampir filmleri ile sanat sinemasının çarpıcı bir karışımı. Görüntüleri, atmosferi ve bıçak sırtı romantik hikayesiyle unutulmaz bir çalışma.
İngiltere’nin 80’li yıllarda, şiddet dolu davranışlarından ötürü en popüler mahkûmlarından biri olan Michael Peterson’ın gerçek yaşam öyküsünden uyarlanan film, 19 yaşındaki genç Michael’ın çok çabuk öfkelenen karakter çizgileriyle başlıyor.Dünya üzerinde isminin kalıcı olmasını isteyen Michael’ın aklına bir gün postane soymak fikri gelir ve eline aldığı silahıyla hiç düşünmeden bunu gerçekleştirir. İlk olarak 7 yıl olarak kararlaştırılan hücre hapsi, hapishane içerisindeki uygunsuz hareketleri sonucunda 34 sene olur.Tüm bu seneler boyunca Peterson’ın aklı, yarattığı ‘Charles Bronson’ karakterinin kontrolündedir. Bronson’ın aklındaysa popüler kültürün dokunaklı sonu vardır. 21. yüzyılın ‘Otomatik Portakal’ı olarak nitelendirilen film, yüksek şiddet içeren sahneleriyle de adını duyurmakta.
Kız kardeşi ve kendisi için daha iyi bir hayata başlamak isteyen Rocky, sevgilisi Money ve arkadaşı Alex ile zengin bir kör adamın sahip olduğu evin soygununa katılmayı kabul eder. Fakat kör adamın göründüğü gibi birisi olmadığını fark ettiklerinde adamın yeni kurbanları olmadan önce evden kaçmanın bir yolunu bulmak zorundadırlar.
Audrey Hepburn'un kör bir kadını canlandırdığı film, eve gelen saldırganlara karşı kör bir kadının verdiği amansız mücadeleyi anlatıyor... Karanlığa Kadar Bekle'de Audrey Hepburn evindeki haydutları, körlüğün verdiği avantajlarını kullanarak yenilgiye uğratır... Çünkü o karanlığa alışıktır..
Ted Chiang'ın kısa öyküsünden sinemaya uyarlanan film, dünya dışı yapıların uzaydan yeryüzünde farklı noktalara iniş yapmasıyla, dilbilimci Dr. Louise Banks ve ekibinin uzaylıların geliş amacını çözmeye çalışmasına odaklanıyor. Uzaylılar bir tehlike midir, yoksa barışçıl amaçlarla mı gelmişlerdir?
Hayatlarında yön bulmaya çalışan iki tutkulu insan Sebastian ve Mia'nın yolları, Los Angeles'ta trafiğin sıkışık olduğu bir gün kesişir. Her ikisi de sanat tutkunu olan bu iki insan, hayallerini gerçekleştirme yolunda düşe kalka ilerlemektedir. Sebastian Wilder geleneksel jazzın kolonlardan yükseldiği bir kulüp açma hayalinde, Mia Dolan ise kafesinde çalıştığı film platosunda kendine uygun tüm oyunculuk seçmelerine katılarak bir rol kapma telaşındadır. Bu iki insanın kalpleri birbiri için atmaya başladığında ortaya çıkan manzarayı hayat şartları bozacak, onları yavaş yavaş hayallerinden uzaklaştırmaya başlayacaktır.
Yönetmen Stanley Kubrick, Full Metal Jacket filminde savaşın ve askerliğin, insanların duygularını nasıl yok ettiğini gün yüzüne çıkarıyor. 18 yaşındaki acemi bir askerin gözünden, acemi askerlerin Deniz Kuvvetleri'ndeki ilk günlerinden başlayarak nasıl insani duygularının yok edildiğini ve bireysellikten çıkarılıp Deniz Piyadesi olarak nasıl tekrardan yaratıldıklarını anlatıyor. Film, 1968 yılında Vietnam harekatı için yetiştirilen askerlerin ruhlarında bıraktığı zarar ve savaşın nasıl insanlık dışı bir şey olduğunu açığa çıkartıyor. Gustav Hasford'un "The Short-Timers" isimli romanından uyarlanmıştır.
Galaksiler arasında çıkan savaşın kaybeden tarafında yer alan Yüzbaşı Malcolm Reynolds, görevinden ayrıldıktan sonra sahibi olduğu Serenity adlı uzay gemisiyle taşımacılık yapmaya başlamıştır. Kendisine çok sadık bir ekiple çalışır. Ekip üyeleri arasında kavga ve anlaşmazlıklar hiç bitmese de hepsinin ortak özelliği Malcolm Reynolds’a son derece sadık olmalarıdır. Günün birinde Serenity adlı gemisine iki yeni yolcu alır. Bunlar genç bir doktor ile telepatik güçleri olan kız kardeşidir. Pazarlık yaptıkları fiyattan fazlasını ödemişlerdir. Her ikisi de kainata hükmeden koalisyon güçlerinin elinden kaçmayı başaran kaçaklardır. Koalisyon güçlerinin özellikle genç kızı ele geçirmek için yapmayacağı şey yoktur.
Ron Burgundy, 70′lerin San Diego’sunda popüler bir televizyon spikeridir. Tüm ülkeyi etkisi altına alan feminizm dalgası çalıştığı kanalı da etkisi altına alınca, yanına bir de hırslı ve güzel kadın spiker Veronica Corningstone getirilir.Yalnız çalışmayı ve önde olmayı seven Ron, Veronica’nın hayvanlar, yemek pişirme gibi konulardaki magazin haberlerini yapmasını ve esas işi kendisine bırakmasını tercih etmektedir. Fakat Veronica’nın azimli bir şekilde haber spikeri olmak istemesi, ikili arasında ciddi bir mücadeleye yol açacaktır.
21. yüzyılda genetik mühendisliği çok gelişmiş ve bilimsel olarak kusursuz insanlar yaratılmaktadır. Özel pozisyonlar için yetiştirilen bu yeni süper insan ırkı yüzünden, normal yollardan dünyaya gelmiş insanlar işsiz kalmakta ve ikinci plana itilmektedir. Onlardan biri olan astronot adayı Vincent, Gattaca şirketinde ancak temizlikçi olarak iş bulabilecekken, komadaki bir atletin kan örneklerini ve kimliğini alarak iyi bir pozisyonda işe girer. Fakat şirkette işlenen bir cinayet, olayı araştıran dedektifin dikkatini Vincent'ın üzerinde yoğunlaştırmasına sebep olacaktır.
On yıl süren zahmetli bir çalışmadan sonra, romancı Karen Eiffel, en iyi kitabını tamamlamak üzeredir. Önündeki tek sorun, ana karakteri Harold Crick’i nasıl öldüreceğini bulmaktır. Yazar, Harold Crick’in gerçekte yaşadığını ve sözcükleri yazdığı anda olayları yaşadığını bilmemektedir. Şaşkına dönen Harold, yazarın aklındakileri duyup romanın (ve kendi) sonunu değiştirmesi gerektiğini anlar.
Prangalı mahkum Luke, tutsak olduğu hapishanenin kurallarına uymayan yalnız bir adamdır. Paul Newman'ın uyumsuz Cool Hand Luke'i büyük başarıyla canlandırdığı film hem mizah öğeleri hem anlatım gücüyle dönemin sevilen filmlerinden...
Böbrek nakli yapılması gereken kız kardeşine yardım etmek için çocuk kaçıran sağır Ryu’nun başına gelmeyen kalmaz. İşler sarpa sarar ve Güney Kore’nin kenar mahallerinde işkenceden, cinayete, karaborsadan intihara, terörizmden organ mafyasına kadar uzanan uzun ve kanlı bir yolculuk başlar. Şaşırtıcı gelişmelerle dolu haklı intikamın, sürpriz finaliyle unutulmazlar arasına gireceğine şüphe yok.
Oh Dae-su, bir gün kendisini küçük karanlık bir hücrede bulur. Oraya kimler tarafından ve niye kapatıldığını bilmeyen adamın dünyayla bağlantısı sadece hücresindeki küçük televizyondur. Haberlerde karısının öldürüldüğünü duyunca olayla bağlantısı olduğu düşünüldüğü için kapatıldığını anlar. 15 yıl sonra, serbest bırakılan adam, ailesini öldüren kişileri bulmaya ve kendisini oraya kapatanlardan intikam almaya karar verir.
1972 yılında Nixon Amerika Birleşik Devletleri Başkanı idi, ülkenin gençleri Vietnam'da ölüyordu ve Raoul Duke denen adam tüm bunların üstesinden bildiği tek yöntemle gelmeye çalışıyordu. Gizemli Doktor Gonzo ve Raoul Duke, Las Vegas çöllerinde aynı arabada yol almaktadırlar. Son sürat gitmekte olan arabanın yolcularının her ikisi de kendilerine çığlıklar atarak saldırıya geçmiş olan yarasalardan kurtulmaya çalışmaktadırlar. Radyoda Vietnam savaşını anlatan spikerin sözleri ise çok da fazla bir şey ifade etmemektedir. Çünkü onlar aslında halüsinasyonları ile başbaşadırlar. Otostop yapan bir üçüncü yolcu için durduklarında her ikisi de olabildiğine normal davranmaya çalışırlar. Duke yeni yolcularına görevlerinin ne olduğunu anlatmaya çalışmaktadır.
Köyünde huzur dolu bir yaşamı olan Ashitaka, bir gün ormandan kötü bir varlığın gelmekte olduğu fark eder. Ormanın sınırından hızla çıkan Orman Tanrısı, değdiği her şeyi yok ederek ilerlemektedir. Köyünden küçük bir kızı kurtarmak için, canavara dönüşmüş olan Orman Tanrısı'na saldıran Ashitaka, mücadele sonunda canavarı öldürür ama ölümcül bir yara alarak lanetlenir.Bu lanetten kurtulmak için bir yol aramak üzere köyden ayrılan Ashitaka, kendisine yardım edebileceğini umduğu Ormanın Ruhu'nu aramaya başlar. Ancak Ormanın Ruhu'nu arayan başkaları da vardır: Lady Eboshi ve Irontown sakinleri. Lady Eboshi ve Prenses Mononoke arasındaki savaşta kazanan olmadığını ve hem insanların hem de doğanın zarar gördüğünü fark eden Ashitaka, onları durdurmaya çalışacaktır.
Yıllar önce deniz kenarındaki bir yetimhanede büyüyen ve yıllar sonra bu yetimhaneyi tekrar ele alıp yine bir yuvaya dönüştürme planı olan bir kadın var. Tabi bir de Simon isminde bir çocukları var ki yanaklarını sıkasınız gelir. Fakat her şey iyi güzel derken sevimli ufaklığımız Simon, evin içinde kendine hayali arkadaşlar ediniyor ve olaylar tamamen farklılaşıyor.
Hayalci yazar ve yönetmen Guillermo del Toro'nun ( Blade II ve The Devil's Backbone'un yönetmeni) yarattığı Hellboy, Mike Mignola' nın ünlü çizgi roman serisin Dark Horse Comics' teki aynı adlı bölümlere dayanan doğa üstü bir macera! Cehennem alevleri içinde doğan Hellboy (Ron Perlman), Yeryüzü'ne kötü ruhlu çılgın bir adam olan Grigori Rasputin (Karel Roden) tarafından kötülük yapması için getirilmiştir. Ahiretin habercisi olan Hellboy, Profesör Broom (John Hurt) yönetimindeki Müttefik Kuvvetler tarafından kurtarılır. Profesör Broom, Hellboy'daki olağanüstü yetenekleri geliştirir ve onu bir kahraman olarak yetiştirir. Karanlık kökenine rağmen, Hellboy şaşırtıcı biçimde iyilik yanlısı biri olur ve dünyayı tehdit eden kötü güçlerle savaşır. Rasputin'in amacı ise Hellboy'u tekrar karanlık tarafa geçirmek ve güçlerini bir dünya savaşı çıkarmak için kullanmaktır.
1939 yılı, İspanya İç Savaşı'nda Franco'ya karşı savaşan Cumhuriyetçi bir direnişçi, küçük oğlu Carlos'u yetimhaneye bırakır. Franco'ya karşı direnişlerin çocuklarını saklayan bu yetimhanenin başında Carmen ve ona gizli bir aşk besleyen Profesör Casares bulunmaktadır. Yetimhaneye geldiği ilk günden beri, yaşça ondan daha büyük olan çocuklar Carlos ile uğraşmaya başlarlar. Ancak Carlos'la uğraşan yalnız bu çocuklar değildir; Carlos gizemli bir güç tarafından izlenmektedir.
1944 yılı İspanya'sında, sivil savaş kargaşası sona ermiş görünse de, Navarra'nın kuzeyindeki dağlık bölgelerde çatışmalar sürmektedir. Kendi hayal dünyasında yaşayan 10 yaşındaki Ofelia, hamile annesi Carmen'le birlikte, Navarra'ya, üvey babası Kaptan Vidal'in yanına gider. Kaptan Vidal, faşist yönetimin emrinde çalışan ve sınırları isyancılardan temizlemekle görevli bir memurdur. Sert mizacı ve otoriter tavrı nedeniyle üvey babasıyla en ufak bir yakınlık kuramayan Ofelia, bir gün arka bahçelerinde, esrarengiz bir labirent keşfeder. Bu labirentin içinde tanıştığı, gövdesinin yarısı insan yarısı yaratık olan Pan'la yaşayacakları, Ofelia'nın bütün yaşamını değiştirecektir.
The New York club scene of the 80s and 90s was a world like no other. Into this candy-colored, mirror ball playground stepped Michael Alig, a wannabe from nowhere special. Under the watchful eye of veteran club kid James St. James, Alig quickly rose to the top... and there was no place to go but down.
Metamfetamin Amerika'da en çok kullanılan uyuşturucudur. Evlerde kurulan laboratuarlarda kolayca üretilmektedir. Ross , yirmili yaşlarında üniversite eğitimini yarıda bırakmış, işsiz bir gençtir. Spider Mike adlı bir uyuşturucu satıcısının evine takılmaktadır. Bu sayede metamfetamin üreten Cookie ve onun striptizci kız arkadaşı Nikki ile tanışır. Bu tanışmadan sonra Ross kendini baş döndüren beyin bulandıran üç günlük bir serüven ağının ortasında bulur. Yitirdiği yalnızca zaman duygusu değil bizzat kendi ahlaki değerleridir. Onları geri kazanabilecek midir?
If you'd like to have a copy of this list exported to a CSV, click the "Export" button below. We will create the export and send it to you via email. Depending on the size of your list, this can take a few minutes to complete.