97 film

Film, Kolombiya dağlarının ardına gizlenmiş, Encanto adındaki harikulade ve tılsımlı bir yerde, büyülü bir evde yaşayan sıradışı Madrigal ailesinin hikayesini anlatıyor. Encanto’nun büyüsü sayesinde bu ailenin her bir çocuğu süper güçten tut iyileştirme gücüne kadar eşsiz birer armağana kavuşmuştur – Mirabel hariç. Ancak Encanto'yu çevreleyen büyünün tehlikede olduğunu keşfettiğinde ailenin tek sıradan çocuğu olan Mirabel, olağanüstü ailesinin son umudu olabileceğine karar verir.

14, 2004

İnsanlık tarihi savaşlarla doludur. Kimi güç için, kimi onur için, kimi de zafer için savaşmıştır. Bazıları ise aşk için savaşı göze almıştır. Eski Yunan'da, Truva Prensi Paris ve Sparta Kraliçesi Helena arasındaki aşk, iki kabileyi savaşa sürüklemiştir. Paris'in Helena'yı baştan çıkartması, kocası Kral Menelaus'u çok kızdırmıştır. İntikam almak ve Helena'yı Truva'dan geri getirmek niyetinde olan Menelaus, kardeşi Mikene Kralı Agamemnon'un desteğiyle tüm Yunan kabilelerini birleştirerek Truva'ya savaş açar.Agamemnon'un kardeşini desteklemesinin esas sebebi onurunu temizlemek değil, Truva'yı ele geçirerek Ege denizini kontrolü altına almaktır. Fakat Truva kolay lokma değildir. Tarih boyunca hiçbir ordu Truva duvarlarını aşamamıştır. Kral Priam ve güçlü Prens Hector şehrin ele geçirilmeyeceğine inanmaktadır ve uzun kuşatmaya hazırlıklılardır.

Çelik Manolyalar, bir güzellik salonunun etrafında birbirleriyle çok iyi dost olan bir grup kadının yaşamlarından kesitler aktarıyor. 1980li yıllarda Louisiana'da yaşayan bir grup kadının, kocalarıyla ilgili bazı sorunları vardır. Kimi ölmüştür, kimi depresiftir, kimi daha evlenememiştir bile. Böylelikle bu kadınlar giderek kendilerini dedikodunun dayanılmaz çekiciliğine kaptırırlar. Dedikodu, bu kadınların en iyi yaptığı şeydir. Dışarda başka insanlarda arayıp da bulamadıkları birçok şeyi kendi aralarında ve bu küçük güzellik salonunda buluyorlardır.

Sevdiği kadının aşkını kazanabilmek uğruna bir erkeğin yapabileceklerinin defalarca sınandığı hikayelere yeni bir örnek de, Matthew Vaughn'un son filmi Yıldız Tozu ile geliyor.Tristran, aşkının kalbini kazanabilmek için onun için kayan bir yıldızı yakalayacağına söz verir. Ama sevgilisi Yvaine ile çıktıkları bu yolda, korsanlar ve cadılarla dolu büyük tehlikeler onları beklemektedir.

Freaks, Tod Browning’in kendi geçmiş deneyimlerinden yola çıkarak çektiği kült bir filmdir. Dönemin sirklerindeki gösterilerin parçası olan kolsuz ve bacaksız insanlar, siyam ikizleri, cüceler, iskelet insanlar, sakallı kadınlar, çift cinsiyetli insanlar gibi gerçek fiziksel deformasyonlarıyla hilkat garibelerini seyircinin önüne çıkarması Browning’in ağır eleştirilere maruz kalmasına hatta sinema kariyerinin sonlanmasına sebep olmuştur * Filmin hikayesi, hilkat garibeleriyle dolu bir sirkte geçer. Sirk artistleri arasında bulunan güzel trapez sanatçısı, cüce Hans’ın evlilik teklifini kabul eder. Fakat hilkat garibeleri, bu evliliğin Hans’ın parası için olduğunu öğrenirler. Onlarla dalga geçen trapezcinin, sevgilisi ile birlikte Hans’ı öldürme planları yaptığı ortaya çıktığındaysa, birbirlerine sıkı sıkıya bağlı olan hilkat garibeleri bu kadın ve sevgilisi için korkunç bir intikam planı hazırlarlar

Ernest'la (Bruce Willis) evli olan Helen (Goldie Hawn), arkadaşı Madeline (Meryl Streep) yüzünden cehennem hayatı yaşıyor. Madeline, ondan daha güzel, daha zengindir. Ernest, Helen'i bırakıp Madeline'la yaşamaya başlıyor. Madeline'dan öç almak isteyen Helen, yaşlanmaya karşı bir ilaç buluyor. Sırrını öğrenen Madeline da bu ilacı alıyor ve ikisi Ernest için amansız bir savaşa giriyorlar. Ancak bu ilaçla birlikte ölümsüzleşen iki kadın için hayat artık aynı olmayacaktır.

Müzisyen Peter (Jason Segel), altı yılını televizyon yıldızı kız arkadaşı Sarah Marshall'ı (Krısten Bell) idolleştirmekle geçirmiştir. Sarah'ın attığı her adımda yanında olmaya çalışır. O, Sarah'ın hem sevgilisi, hem asistanıdır. Ancak Sarah tarafından "o gruptaki" "o adam" (Russel Brand) için aniden terk edilmesiyle birlikte kendisini yapayalnız bulur. Peter kendine gelebilmek için Hawaii'ye tatile gittiğinde hayatının en büyük kabusuyla karşı karşıya kalır. Eski sevgilisi ve erkek arkadaşı Aldous da aynı tatil köyünde kalmaktadır.

Roma'nın büyüleyici ve görkemli atmosferinde yaşayan Jep Gamberdella 65 yaşına gelmiş ve sıkça geçip giden gençliğini özlemekte olan bir yazardır. Gençliğinde yazmış olduğu "The Human Camera" ile ihtişamlı bir başarı yakalamış ve Roma yüksek sosyetesine kabul edilerek ihtişamlı bir hayat sürmeye başlamıştır. Hayatı başarılarla geçen Jep, bu süreçte tanıdığı insanların değişimlerine ve insanlıktan çıkma noktasına geldikleri bir krize tanık olur. Hayallerinde masumiyetini koruyan tek şey ise gençlik aşkıdır. Artık yeniden yazma zamanının geldiğine karar verir.

l 1, 2006

Modern bir peri masalı... Penelope varlıklı bir ailenin kızıdır, ancak ailesinin üzerindeki bir lanet yüzünden kimsenin sahip olmak istemediği bir burna sahiptir. Aslında oldukça akıllı ve sosyal bir kız olan Penelope, dış özellikleri nedeniyle dışlanır. Yanında ona destek olan ve gizlice aşık olduğu Max en büyük desteğidir. Ancak günü birinde kalbini çok kıran Max, Penelope'nin maceralı yolculuğunu başlatacaktır. Kendisini şimdiye kadar görmediği yerlede bulan Penolope, Annie ile karşılaşır. Annie ona "kendisini olduğu gibi sevmesine" yardımcı olacaktır * Filme yapılacak en temel eleştiri, karakterlerin abartılı ve anlamsız tepkileri olması. Mesela domuzcuk burnuyla bile gayet güzel ve sempatik duran Penelope'den adeta canavarmış gibi kaçan saçma sapan adamlar var. Bununla birlikte, romantik bir peri masalından daha fazlası var filmde. Penelope'nin aşkı ararken kendini bulma serüveni esas temayı teşkil ediyor. Keyifli bir çerezlik denebilir.

Outlaw sisters in the old West inherit a ranch and try to settle down and develop relationships with neighboring family of lots of brothers.

Kadınların çok az hakları olduğu ve onlara birer mal gibi davranıldığı zamanlarda, bir kadın hakkı olmayan her şeyi elde etmek ister. Aslında tek arzu ettiği aşktır fakat 16`ıncı yüzyılda kadınların buna bile hakkı yoktur. Özgür ve durdurulmaz ruhu erkeklerin hegomenyasını kendi lehine kullanmayı başaran çok az kadın gibi dize getirmeyi öğrenir. Adı Veronica Franco`dur.

Paris, 2054. Genç ve başarılı bir araştırmacı olan Ilona Tasuiev (Romola Garai) kaçırılır. Fidye istenmemektedir ve onu bulmak için yapılan ilk girişimler boşa çıkar. Dev bir çok uluslu şirket olan Avalon ve kızın işvereni onu ne pahasına olursa olsun kurtarmak istemektedir. Avalon'un yönetim kurulu başkanı Dellenbach (Jonathan Pryce) bu davada rehin kurtarma uzmanı ve teşkilatın en tartışmalı polisi memur Bartholomew Karas (Daniel Craig)'ın görevlendirilmesini ister..Film kara kalem çalışmasıdır.

The 20th century's first man lands on the moon and discovers - that Baron Munchausen has already beaten him to it, along with Cyrano and characters from Jules Verne's lunar-landing novel. The Baron spirits the young cosmonaut by horse-drawn ship back to an ancient "Earth", where they insult a sultan, rescue a princess, fall in love with the princess, and then as a trio have further experiences in a world of pastel colors, ornate dreamlike settings, and the inevitable angry disrupters of peacefulness and love.

Kocasını genç sevgilisine kaptırmak üzere olan eski televizyon yıldızı Quing, gençleştirici özelliği olduğu söylenen bir mantının tadına bakmaya karar verir. Ama bu mantı bilinhen mantılardan değildir. Paranoyaların ve kaybetme korkusunun zirveye ulaştığı bu ilk bölümde; insanın içindeki korkuları yenmek için nasıl da dehşet dolu şeyler yapabileceği anlatılıyor.

İflasın eşiğindeki tüccar bir oğlu ve üç kızı ile bir köyde yaşamaktadır.Kızlardan kendini beğenmiş,bencil ve şirret olan Felicie ve Adelaide, üçüncü kız Belle üzerinde tahakküm kurmuş ve onu adeta bir hizmetçi gibi kullanmaktadırlar.Bir gün ormanda yolunu kaybeden tüccar karşısına çıkan garip bir şatoya girer. Kızı Belle için bir gül kopardığı esnada şatonun sahibi çıkagelir.Şatonun sahibi sihirli güçlere sahip yarı hayvan yarı insan bir yaratıktır.Tüccar'a kızlarından birisini kendisine vermediği takdirde onu öldüreceğini söyler.Kızlarından Belle babasını kurtarabilmek için kendini feda eder ve şatoya gider..

Mandy Lane, Teksas'ta yaşayan, okuduğu lisenin en popüler kızıdır. Bütün erkekler henüz kimseyle birlikte olmamış Mandy'le beraber olabilmek için yarış halindedirler. Red, bu amacını gerçekleştirmek için Mandy'i ve arkadaş grubunu her şeyden uzaktaki çiftliklerinde yapacağı partiye davet eder.Gece ilerledikçe alkol ve uyuşturucunun etkisiyle erkekler kontrolden çıkınca işler çirkinleşir. Reddettiği erkeklerden biri bunu gururuna yediremeyince Mandy'nin yapabileceği tek şey kalır, o da canını kurtarmak için kaçmaktır. The Wackness'ın yönetmeni Jonathan Levine'ın ilk filmi Herkes Mandy Lane'in Peşinde, Toronto Film Festivali'nde gösterim şansı elde etmiş, !f İstanbul 2009 kapsamında da sinemalarımıza konuk olmuştu.

İdeal Güzelliğe Tutkun Bir Adamın Ünlü Hikayesi... Yurtdışına tek başına dinlenmek için tatile çıkmış bestekar Gustav Aschenbach (Dirk Bogarde) Venedik'tedir, tüm dünya onu içine kapalı, saygın, medeni bir insan olarak tanımaktadır. Fakat bir gün o ideal güzelliğin resmini görür - ve anında kendi sonunu getirecek bu gizli tutkuya kendisini bırakır. Dev filmci Luchino Visconti Thomas Mann'ın klasik romanı Death In Venice'i "güç ve güzellikten oluşan bir başyapıt"'a çeviriyor.Visconti'de, Aschenbach gibi tutku dolu, filmleri duyguyla kaplı, dönemsel detayları yansıtan ve düz görünen yüzeylerin altındaki derin duyguları araştıran bir yapıya sahip. Visconti'nin 1971 Cannes Film Festivali'nde özel ödül kazandığı sanatının zirvesinde olduğu çalışmasıdır. Gustav Mahler'in müzikleri ve Bogarde'ın unutulmaz performansı filmin şiirsel anlatımına büyük katkıda bulunuyor. Death In Venice'de, gerçek ustaların arasında olacaksınız.

Top model Lilico, having recently undergone multiple cosmetic surgeries, begins to experience troubling side effects. As she desperately tries to retain her perfect image, Lilico descends into a world of nightmares and makes those around her miserable.

Eşini kaybeden Audrey, yaşadığ zorl günlerinde kendisine yardımcı olması için kocasının en yakın arkadaşı Jerry'yi evine davet eder. Jerry ailenin bu acı günleri atlatmasına yardımcı olmaya çalışır.

a 15, 2011

Goethe’nin bilginin arayışı hakkındaki trajedisinden esinlenen “Faust” 19. yüzyılda geçiyor ve yapıta adını veren, ruhunu şeytana satan kahramanını izliyor. O bir düşünürdür, fikirlerin sözcüsü, haberleri yayan kişidir; entrikacıdır, hayalperesttir. Açlık, açgözlülük, şehvet gibi temel güdülerin yönlendirdiği adsız bir adamdır. Goethe’nin Faust’una meydan okuyan mutsuz, peşine düşülmüş bir varlıktır. İlerlemek mümkünse neden olduğun yerde durasın ki?

Bir filmi veya diziyi bulamıyor musun? Eklemek için oturum aç.

Küresel

s arama çubuğuna odaklan
p profil menüsünü aç
esc açık bir pencereyi kapat
? klavye kısayol penceresini aç

Medya sayfalarında

b geri git (veya uygulanabilirse ana ekrana)
e sayfayı düzenlemeye git

TV sezonu sayfalarında

(sağa ok) sonraki sezona git
(sol ok) önceki sezona git

TV bölüm sayfalarında

(sağa ok) sonraki bölüme git
(sol ok) önceki bölüme git

Tüm görüntü sayfalarında

a resim ekle penceresini aç

Tüm düzenleme sayfalarında

t çeviri seçiciyi aç
ctrl+ s formu gönder

Tartışma sayfalarında

n yeni tartışma oluştur
w izleme durumunu değiştir
p umumi/hususi değiştir
c kapalı/açık değiştir
a etkinliği aç
r tartışmayı yanıtla
l son yanıta git
ctrl+ enter mesajını gönder
(sağa ok) sonraki sayfa
(sol ok) önceki sayfa

Ayarlar

Bu öğeyi derecelendirmek veya bir listeye eklemek ister misiniz?

Giriş