48 film

Bir türlü çocuğu olmayan Tori Breyer’ın anne olma hayalleri bir gece arazilerine uzaydan düşen kapsülün içerisindeki erkek bebekle gerçek olur. Brandon ismini koydukları akıllı, yetenekli ve etrafında olan bitene meraklı bu çocuk Tori ve eşi Kyle’ın bir anda tüm dünyası olur. Ancak Brandon’nın ergenliğe yaklaştıkça insanüstü güçlerinin farkına varmaya başlamasıyla içinde ki kötülük yavaş yavaş ortaya çıkmar. Tori, oğlu hakkında ki korkunç şüpheleriyle kendini tüketirken Brandon sapkın dürtülerinin etkisiyle çevresine büyük bir tehlike oluşturmaya başlar.

Donald Webster (Riddaway) , Ken Hutchison (Norman Scutt) David ve karısı Amy, şehirdeki karmaşadan ve artan toplumsal şiddet olaylarından kaçarak Amy'nin doğup büyüdüğü kasabaya yerleşmeye karar verirler. Fakat kaçtıkları şiddet, hiç beklemedikleri bir şekilde onları bu küçük İngiliz kasabasında bulacaktır.Yeni taşındıkları eve bir garaj yaptırabilmek için tuttukları dört işçi, Amy'nin yıllar evvel erkek arkadaşı olan Charlie tarafından yönetilmektedir. Ama çok geçmeden bu grup, genç çiftin başına bela olur. David'le sürekli dalga geçerek Amy'ye de sarkıntılık ederler. David, son derece sakin bir tavırla olaylarla başa çıkmaya hatta kendini onların arasına kabul ettirmeye çalışsa bile korkunç olayların önüne geçmeyi başaramaz.

" 3, 1977

Yakışıklı serseri Gino Costa'nın yolu bir gün yaşlı ve çirkin Bragana'nın genç ve güzel karısı Giovanna ile birlikte işlettikleri kafelerine düşer. Beş parasız Gino yediği yemeğin borcunu ufak tefek tamir işleri yaparak öder. Tamirat işlerinin uzaması sonucu misafirliği de uzayan Gino'nun Giovanna ile yakınlaşması ölümcül bir planı da beraberinde getirecektir...

Mr.Dashwood yasalar gereği mirasını ilk karısından olan oğluna bırakmak zorundadır. Oğlundan ikinci karısı ve ondan olan kızlarına destek olmasını rica eder. Fakat oğlunun karısı bunun gerçekleşmesini engellemek için elini yapar. Biri tamamen duygularıyla, diğeri de sadece mantığıyla hareket eden iki kızkardeş, 19.yüzyılın erkek egemen ve ahlakçı dünyasında bir de ekonomik sorunlarla başetmek zorunda kalırlar. Tüm toplumsal ve ekonomik baskılara rağmen mantık ve duygu aşkla birleştiğinde, bu iki kızkardeşe güç verecek, onlara mutluluğun kapılarını açacaktır.

Jane Austen (Anne Hathaway) aşka inanmaktadır. Anne ve babası (Julie Walters ve James Cromwell) onun 1795 İngiltere’sinde adet olduğu üzere, para karşılığı bir evlenme yapmasını arzular. 20 yaşındaki Jane büyüleyici, genç bir İrlandalı olan Tom Lefroy ile tanıştığında, (James McAvoy), zekası ve cüretkarlığı genç kızın merakını uyandırır. Jane, Lady Gresham’ın (Maggie Smith) yeğeninin teklifini geri çevirip, ailesinin otoritesine ve sosyal adetlere karşı gelebilecek mi? Film, edebi dehanın basamaklarındaki genç bir kadının, hayatını ve eserlerini aşk için riske atması anlatılıyor.

r 27, 2002

Yıl 1923... Başarılı yazar Virginia Woolf, Londra'nın dışındaki gözlerden uzak evinde Mrs. Dalloway isimli kitabını yazmaya başlar. Sağlık problemleriyle boğuşan Woolf, ağır bir depresyonun pençesindedir. Yıl 1951... Tutkuyla Mrs. Dalloway'i okuyan ev kadını Laura Brown sahip olduğu hayattan kaçmanın tek yolunu böyle bulur. Yıl 2001... AIDS'e yakalanan eski kocasının onuruna bir parti düzenleyen Clarissa Vaughan ve eski kocası Richard arasında Mrs. Dalloway üzerine kurulu özel bir bağ vardır. Bu film, farklı zaman dilimlerinde yaşayan üç farklı kadının bir gününü, Virginia Woolf'un kült romanı Mrs. Dalloway ekseninde anlatmaktadır.

Taeko, 27 yaşında, hiç evlenmemiş, Tokyo'da yaşayan yalnız bir bayandır. Şehrin bunaltıcı yaşantısından bir süreliğine kaçmak ister ve tatil için Yamagata'ya, üvey kız kardeşinin yakınlarının yanına gitmeye karar verir. Yamagata'ya yolculuğu ve buradaki tatili esnasında kendisini oldukça huzurlu ve nostaljik bir hissiyatın içinde bulan Teako, çocukluk anılarına geri döner. 1966 yılının saf hatıraları ile 1982 senesinin gerçekleri arasında gidip gelen Taeko kariyerine ve özel hayatına ilişkin önemli kararların eşiğinde olduğunu farkeder.

14 yaşındaki kızı Grace'in, çok sevdiği atının sırtındayken kaza geçirmesi üzerine, bir dergi editörü olan annesi Annie, kızının kaderinin atıyla ayrılamaz biçimde bağlantılı olduğunu fark eder ve Atlara Fısıldayan Adamlar olarak bilinen sorunlu atları tedavi etmeleriyle tanınan at uzmanı seyislerden birini bulabilmek amacıyla bir kampanya düzenler. Sonunda Tom Booker (Robert Redford) adlı bir seyisin Montana'da bu işi yaptığını ve çalışmalarıyla adeta efsaneleştiğini öğrenir. Bunun üzerine kızı Grace ile Pilgrim adlı atını yanına aldığı gibi karavanıyla Montana'ya doğru yola çıkar.Tom Booker, bu kaza sonucunda darmadağın olan hayatları kurtarmak için çaba gösterirken şefkatli at bakıcısıyla kızın annesi arasında sevgi çiçekleri filizlenmeye başlayacak ve bunun sonucunda hem harika hem de trajik sonuçlara yol açacak bir aşk doğacaktır.

Anna Sewell imzalı romandan uyarlanan film, Siyah İnci adlı atın etrafında şekillenen hikayesiyle yediden yetmişe herkese hitap ediyor.

Sophie, üst düzey bir burjuva hayatı süren Lelievre'lerin malikanesine hizmetçi olarak girer. İçine kapalı ve sessiz bir kadın olan Sophie, işverenlerinin isteklerini layıkıyla yerine getirmekte, aile de bu çekingen kadının çalışkanlığından memnun olmaktadır. Bu arada Sophie, kasaba postanesinde çalışan agresif ve hiperaktif Jeanne ile tanışır ve yakın dost olur. Aileye hizmet ettiği günlerden birinde Sophie'nin okuma yazma bilmediği ortaya çıkar. Lelievre'lerin örtük horgörüleri Sophie'yi çok kızdırır. Bu durumu Jeanne'a açması, Lelievre'ler için sonun başlangıcı olur * Ruth Rendell'in Taştan Hüküm kitabından.

Zeki ve kinik bir adam olan George Milton ile ismiyle tezat oluşturacak şekilde iri ve çok güçlü ama akli dengesi bozuk olan Lennie Small, Büyük Bunalım sırasında çiftlikten çiftliğe dolaşarak iş arayan göçmen toprak işçilerinden ikisidir. Kaliforniya'daki Salinas Vadisi'nde, Soledad yakınlarında bir çiftlikte iş bulurlar ve para biriktirmek için çalışmaya başlarlar. Kendilerine ait bir parça toprak edinip oraya yerleşmeye dair ortak bir hayalleri vardır. Lennie bu hayali George'a defalarca anlattırır ve en çok da besleyip okşayabileceği yumuşak tavşanlarla ilgili kısmını sever. George da Lennie'nin bu takıntısını, onu korumak için, başını belaya sokarsa tavşanlara bakmasına izin vermeyeceğini söyleyerek kullanır. İkili, daha önce çalışmakta oldukları Weed'deki çiftlikten, Lennie'nin yumuşak şeylere dokunma takıntısıyla bir genç kadının elbisesini okşamasının girişimi olarak görülmesi sebebiyle kaçmışlardır.

a 24, 1934

Wounded criminal Lucky Wilson takes refuge in a small Connecticut farm. He falls in love with the farmer's daughter who at first is unaware of his criminal record. Lucky is fully prepared to shoot his way out when the cops come calling, but he is softened by the daughter's affections.

II. Dünya Savaşı dönemindeki Nazi zulmünü gündemde tutan filmlere bir yenisi daha eklendi. "Poklosie" adlı film vizyona girdiği Polonya'da polemiklere sebep oldu.

Film Polonya'nın Jedwabne köyünde Nazilerle işbirliği yapan Leh köylülerin Yahudi komşularını öldürmelerini konu alıyor. Yapımcı Dariusz Jablonski tarihi gerçekliğin ortaya konmasını istediklerini söylüyor:

"Önemli olan bunun Polonya'nın yüzde biri, daha azı ya da daha fazlası tarafından işlenmiş olması değil. Önemli olan ne olduğunu öğrenmemiz. Çünkü Polonyalıyız ve kendi tarihimizle yüzleşmekten korkmamalıyız."

"Poklosie"'de 1990'dan sonra ülkede komünist rejimin çökmesinin ardından köyü Jedwabne'ye dönen bir Polonyalının bu katliamı ve babasının da katıldığını öğrenmesi sonrasında gelişen olaylar anlatılıyor.

Senaryo, tarihçi Jan Gross'un 2001 yılında yayınladığı "Jedwabne Yahudilerinin yok edilmesi" adlı kitapta anlatılan olayları çıkış noktası olarak kabul ediyor...

Bir polis memurunun geçirdiği kriz sonrası bir köy kasabasına taşınması, kasabaya uyum sağlaması ve onu bekleyen gizem gerilim dolu olayları anlatan bir film

Fransız köy hayatına yönelik sevgi dolu bir ağıt olan bu incelikli, bilge ve eğlenceli film, yürek burkacak denli güzel ve insana büyük keyif veriyor. Fransa’da ulaşım ve olanaklar bakımından kıyıda köşede kalmış yerleşim merkezlerinde, yuva yaşından ilkokul son sınıf seviyesine kadar köyün bütün çocuklarının tek bir öğretmen gözetiminde bir araya getirildiği “tek sınıftan oluşan okullar” hâlâ var. Dışlanmışlıkla dünyaya açılmak arasında kalan bu karışık küçük gruplar, iyisiyle kötüsüyle gündelik hayatı paylaşmakta. Bu belgesel film de, Auvergne’in göbeğindeki bir köyde, bu tür okullardan birinde çekilmiş. Filmde okulun rutinine ve ritmine şahit olurken öğrencilerin farklı kişiliklerini keşfediyoruz. Öğretmenleri Bay Lopez sabrıyla, şefkatiyle, küçük öğrencilerine kendini tamamen adamış olmasıyla gözümüzde kahramanlaşıyor. Giderek, bu okulun Fransızlara has bir geleneğin cisimleşmiş hali olmanın ötesinde, köy yaşamının aynası olduğunu fark ediyoruz…

Taşrada tatil yapan kentli bir kadın, oralı genç ve evli bir çiftçiyle ilişki yaşar ve adamı karısını öldürüp onunla birlikte büyük şehre taşınmaya ikna eder. Adam, karısıyla beraber şehre giderken binecekleri teknede bir ‘kaza’ planlar, kendini boğulmaktan kurtarmak için de tekneye bir demet saz saklar. Ancak planın sonunu getirmeyi yüreği kaldırmaz ve kürek çekerek karısını kıyıya çıkarır. Büyük bir keder içinde, tramvaya binip şehre giderler. Göz yaşlarıyla dolu barışmaları, düğün yapılan bir kilisede tamamlanır. Birbirlerine yeniden âşık olmuş bir halde, önce bir fotoğrafçıya, sonra da bir berbere uğrarlar. Adam berberdeki manikürcünün ona kur yapmasını görmezden gelir, karısını da çapkın bir hayranın ilgisinden korur. Devasa bir lunaparka gidip eğlendikten sonra, tekneyle eve dönerler. Ancak bir fırtına çıkar ve yelken yırtılır.

Humble, unassuming Ma and timid Cao have been cast off by their families and forced into an arranged marriage. They have to combine their strength and build a home to survive. In the face of much adversity, an unexpected bond begins to blossom, as both Ma and Cao, uniting with Earth's cycles, create a haven for themselves in which they can thrive.

Louis, a nine-year-old boy from Paris, spends his summer vacation in a small town in Brittany. His mother Claire has lodged him with her girlfriend Marcelle and her husband Pelo while she's having her second baby. There Louis makes friends with Martine, the ten-year- old girl next door, and learns from her about life.

Ödüllü savaş fotoğrafçısı Paul Prior, babasının ölümü üzerine memleketi olan bir Yeni Zelanda kasabasına gelir. Bir zamanlar babasının kendini herkesten soyutladığı evinde tek başına kalmaya başlar. Kardeşi Andrew, onun eşi Penny ve oğulları Jonathon kendi çiftliklerinde sakin bir yaşam sürmektedirler. Paul’ün eski kız arkadaşı Jackie ise artık olgun bir anne olarak karşısına çıkar. Celia adında lise öğrencisi garip bir genç kız da, Paul’ün kaldığı evi sık sık ziyaret etmektedir. Ona hayran olduğu bellidir. Zamanla Paul ve Celia arasında bir dostluk filizlenmeye başlar. Fakat geçmişe ait sırlar, hepsi için trajik sürprizler hazırlamaktadır...

A drama about a boy who's inspired by Dr. Martin Luther King Jr. and challenges repressive school authority in 1969 Denmark.

Bir filmi veya diziyi bulamıyor musun? Eklemek için oturum aç.

Küresel

s arama çubuğuna odaklan
p profil menüsünü aç
esc açık bir pencereyi kapat
? klavye kısayol penceresini aç

Medya sayfalarında

b geri git (veya uygulanabilirse ana ekrana)
e sayfayı düzenlemeye git

TV sezonu sayfalarında

(sağa ok) sonraki sezona git
(sol ok) önceki sezona git

TV bölüm sayfalarında

(sağa ok) sonraki bölüme git
(sol ok) önceki bölüme git

Tüm görüntü sayfalarında

a resim ekle penceresini aç

Tüm düzenleme sayfalarında

t çeviri seçiciyi aç
ctrl+ s formu gönder

Tartışma sayfalarında

n yeni tartışma oluştur
w izleme durumunu değiştir
p umumi/hususi değiştir
c kapalı/açık değiştir
a etkinliği aç
r tartışmayı yanıtla
l son yanıta git
ctrl+ enter mesajını gönder
(sağa ok) sonraki sayfa
(sol ok) önceki sayfa

Ayarlar

Bu öğeyi derecelendirmek veya bir listeye eklemek ister misiniz?

Giriş