65 film

a 22, 2023

Napolyon filmi, Fransız İhtilâli sonrası çalkantılı günler yaşayan Fransa'da Napolyon'un sıradan bir askerden, Fransa İmparatoru'na kadar yükselişinin hikayesini konu ediyor. Film aynı zamanda Bonaparte'ın eşi Josephine ile yaşadığı evliliği de gözler önüne seriyor. Bonapart, tek gerçek aşkı Josephine ile olan bağımlılık yaratan, değişken ilişkisinin prizmasından geçerek iktidara gelmek için amansız bir yolculuğa çıkar.

Güneyli bir demiryolu mühendisi olan Johnny Gray, General adını verdiği tren motorunu neredeyse kız arkadaşı Annabelle Lee kadar sevmektedir. Sumter Kalesi'nden İç Savaş'ın ilk ateşleri açılınca Johnny orduya yazılmak ister. Fakat mühendis olarak daha faydalı olduğuna karar verilir. Johnny reddedilmiştir. Annabelle onu bir korkak olduğunu düşünüp terk eder.

u 19, 1988

Yıl 2019. 3. Dünya Savaşı'ndan 31 yıl sonra. Yıkılan Tokyo yerine yapılan Neo-Tokyo'da kaos hüküm sürmektedir. Polis ve hükümet güçleri yeraltı örgütlerine karşı mücadele etmektedirler. Kaneda ve motosiklet çetesi, otoriteyi hiçe sayarak bildikleri gibi yaşamakta ve zamanalarını serserilik etmekle geçirmektedirler. Birgün çete üyesi Tetsuo, küçük bir çocuğun da bulunduğu bir kazaya karışır ve ağır yaralanır. Olay yerine gelen askeri birlikler Tetsuo'yu da alarak ayrılırlar ve üzerinde bir takım deneyler yaparlar. 3. Dünya Savaşı'na yol açan ve Tokyo'nun yıkılmasına sebep olan Akira Fenomeni nedir? Tetsuo'yu ne bekliyor? Kei ve örgütü neyin peşinde? Gizemler birbiri üzerine gelecek ve cevapları bu görsel şölende kendini gösterecek.

l 10, 1995

Tehdit filmi günümüzden 30 yıl öncesinde, Afrika'da başlıyor. Amerikalı doktorlar ölümcül bir virüsün kuşattığı kasaba insanlarını kurtarmaya çalışırken, yüksek rütbelilerden birinin verdiği emirle orada bulunan herkes öldürülür. Savunma bakanlığının kökten çözdüğünü düşündüğü sorun, yıllar sonra yeniden baş gösterir ve dolambaçlı yollardan Yeni Dünya'ya giren virüs bir anda Amerikalıları esir alır. Olayı çözmek ise yeni boşanmış bir çift olan Sam Daniels (Dustin Hoffman) ve Doktor Robby Keough'a (Rene Russo) düşer.

Duygusal anlamda yoğun ve hareketli bir film olan Vatansever'in kahramanı, Mel Gibson'un canlandırdığı Benjamin Martin karakteri. Savaşmaya pek de hevesli olmayan bir kahraman Benjamin Martin: Fakat çarpışmalar çiftliğinin sınırına dayanıp da İngilizler Benjamin'in değer verdiği insanları tehdit etmeye başlayınca, kendini Amerikan Devrimi'nin içinde buluveriyor. İdealist bir vatansever olan oğlu Gabriel'la birlikte silah kuşanıp Amerikan milislerinin başına geçiyor ve "kırmızı urbalılarla" göğüs göğüse çarpışıyor. Bunlar olurken, kendi ailesini korumasının tek yolunun genç Amerikan ulusunu topyekün bağımsızlığa taşımak olduğunu keşfediyor kahramanımız - fakat karanlık geçmişi, savaşta da peşini bırakmıyor...

" 20, 2003

Çok gizli bir askeri proje, bazı dahi öğrencilerin de yardımıyla test aşamasına gelmiştir. Projenin başında Bruce Banner görev almaktadır. Test sırasında bir kaza olur ve Banner, tehlikeli Gama ışınlarına maruz kalır. Yoğun ışın yüzünden mutasyon geçiren Banner, sinirlendiği zaman yıkıcı güçlere sahip yeşil bir deve dönüşen yeni bir kişiliğe bürünür. Bruce Banner olarak yaşamını sürdürmeye çalışsa da, zaman zaman kontrolden çıkan bir yaratığa dönüşmesi çok karmaşık ve trajik olayların yaşanmasına sebep olacaktır. Asıl soru, Hulk adı verilen korkutucu görüntüsüne rağmen yeşil devin, güçlerini kötülere karşı kullanarak kahramanlaşmasına rağmen yanlış anlaşılıp anlaşılmayacağıdır. Marvel Comics'in aynı isimli çizgi roman serisine aşina olan okurlarımız için sorunun cevabı basit olsa da, karşımızda merak uyandıran bir film olduğuna kuşku yok.

u 2, 1998

Z-4195 (seslendiren:Woody Allen), çalışan sınıfına ait bir karıncadır ancak kendini önemsiz ve değersiz hissetmektedir. Bir gün Prenses Bala (seslendiren:Sharon Stone)'yla karşılaşıyor ve sosyal statülerinin farklı olmasına karşın onun da kendisi gibi hissettiğini anlıyor. Bala'yı bir daha görebilmek için asker arkadaşı Weaver (seslendiren:Sylvester Stallone)'la yer değiştiriyor. Bu yer değiştirme sırasında General Mandible (seslendiren:Gene Hackman)'nin çalışan karıncaları yok edip, sırf asker karıncalardan oluşan bir topluluk yaratma planlarını öğreniyor. Z ve Bala ordan kaçma planları yapmaya başlıyorlar. Bütün hayalleri, sokaklarının yiyecekle dolu olduğu Insectopia'ya gitmektir.

1870'lerin Japonya'sında Amerikan ordusundan Yüzbaşı Nathan Algren, Japon İmparatorunun davetlisi olarak, ülkenin ilk ordusunu eğitmek üzere doğuya gelir. Modernleşme eğilimleri gösteren feodal kültür, samuray tarzını da devam ettirmektedir... Algren, bir kaza geçirip samurayların lideri tarafından kurtarılınca köklü samuray kültürüyle tanışır ve etkilenir. Bir samuray savaşçısı gibi hareket etmeyi öğrenince büyük bir kararın eşiğine gelecektir. İki taraf arasında kalmıştır ve onurunun doğru yolu göstermesini beklemektedir...Japonya'nın modernizasyonuna dair olan hikaye, dönemi ve atmosferi ile olduğu kadar başrolündeki Tom Cruise ile de merak uyandırıyor.

Gibbons ve teknoloji uzmanı Toby Lee Shavers Ulusal Güvenlik Teşkilatı'nın XXX yeraltı operasyon merkezine bilinmeyen bir grup tarafından yapılan ölümcül bir saldırıdan kurtulmayı başarırlar. Gibbons katillerin hükümetin içinde radikal ve gizli muhalifler tarafından gönderildiğinden şüphelenir ve bunların izini sürmesi için yeni bir ajan aramaya başlar. Gibbons bu kez, içteki isyanın kaynağını keşfetmesi için deneyimli, sağlam bir askeri eğitim almış, ama sokaklarda da söz sahibi birini istemektedir. Ne yazık ki, bu iş için biçilmiş kaftan olan kişi hapistedir.

Soğuk Savaş döneminde Ruslara saldırmak için bahane aramakta olan çılgın general Jack D. Ripper, Rusların 'Amerikan halkının vücut sıvılarını kirlettiği' gerekçesiyle SSCB'ne sürpriz bir nükleer saldırı yapmaya karar verir. Nükleer silahlarla yüklü bir Amerikan uçağı Rus sınırına yakın bir bölgede Soğuk Savaş döneminin tipik devriye uçuşlarından birini yapmaktayken mürettebat Ripper'dan SSCB'ne saldırı emrini alır.Fakat Rus büyükelçisi DeSadesky Amerikan makamlarına Rus savunma teknolojisinin geldiği son noktanın ürünü olan 'Doomsday Device'dan bahsettiğinde ve Başkan'ın danışmanlarından eski Nazi bilimadamı Dr. Strangelove buluşun varlığını onayladığında durum daha da tehlikeli bir hal alır; 'Doomsday Device', SSCB'ne yapılacak herhangi bir nükleer saldırıda dünyadaki tüm canlıların yok olmasını sağlayacak bir karşı tehtid silahıdır...

Bir bilgisayar hatası sonucu Birleşik Devletler’in Moskova’ya yönelik nükleer saldırısı iptal edilemez. Bunun üzerine Başkan zararı tazmin etmek için New York’un bombalanmasını teklif eder... Stanley Kubrick’in “Dr Strangelove”ından sadece birkaç ay sonra vizyona girdiği için ne yazık ki fazla hasılat yapamamış, kadri kıymeti bilinememişti. Şimdi oturup seyrettiğinizde yürek hoplatmayı ve Soğuk Savaş korkularını yeniden canlandırmayı başaran filmde, akla hayale sığmayanı gerçekleştiren Başkan rolündeki Fonda tüyler ürpertici derecede soğukkanlı. Fail Safe , dönüşü olmayan nokta Eugune Burdick ve Harvey Wheeler'in Türkçeye (kıyamete iki saat)adıyla çevrilmiş romanından, Sidney Lumet tarafından yönetmenliği yapılmıştır.

n 17, 1986

When Doug's father, an Air Force Pilot, is shot down by MiGs belonging to a radical Middle Eastern state, no one seems able to get him out. Doug finds Chappy, an Air Force Colonel who is intrigued by the idea of sending in two fighters piloted by himself and Doug to rescue Doug's father after bombing the MiG base.

II. Dünya Savaşı sırasında, bir müttefik bombardıman uçağı işgal altındaki Paris üzerinde iken Almanların açtığı ateş sonucunda vurularak düşer. Uçuş komutanı Sir Reginald (Terry-Thomas) ve diğer mürettebat paraşütle atlamak zorunda kalırlar. İndikleri bölgede bazı sivil Fransızlardan yardım görürler. Bunlardan boya ustası Augustin Bouvet (Bourvil) ve huysuz orkestra şefi Stanislas LeFort (Louis de Funès) İngiliz mürettebatı önce saklarlar sonra da Fransa'nın güneyine, henüz Almanların işgal etmediği özgür bölgeye kaçmalarına yardım ederler.

Coriolanus Roma için son derece önemli olan bir kuşatmayı yöneten ve kazanan yetenekli bir politik ve askeri liderdir. Düşmanları al aşağı ettikten sonra Roma soyluları ve senatosunun büyük desteğini kazandığında geri kalan alt tabadaki halkın isteklerini ve sorunları gözardı ederek halkın düşmanlığını kazanır. Senatoda yer almak için seçimlere katılıp reddedildiğinde öfkesini dindiremez. Bu nedenle sürgüne gönderildiğinde eski düşmanı, kuşattığı şehrin lideriyle işbirliği yaparak Roma’dan intikam alma planları içerisine girer.Roma’lı general Coriolanus’un hikayesi tarihin henüz gerçekliği kanıtlanmamış efsanelerinden biridir ve bu efsane İngiliz oyun yazarı Shakespeare tarafından bir oyuna çevrilmiştir.

n 25, 1970

Film 1943 yılında 2.Dünya Savaşı'nın Kuzey Afrika cephesi ile başlar.Savaş tarihinin en eksantrik komutanlarından biri olan Tankçı General George S. Patton Jr.(George C. Scott) 'ın karşısında Çöl Tikisi lakaplı ünlü Alman Mareşali Rommel (Karl Michael Vogler) vardır.Askeri dehasının yanı sıra savaş tarihini de çok iyi bilen Patton,Rommel'in yazdığı kitapları da okumuştur ve onun taktiklerini kullanarak 'Çöl Tilkisi' ni Kuzey Afrika'dan sürer.Bu başarısı üzerine korgeneralliğe terfi ettirilerek Sicilya 'ya gönderilir.Burada Müttefiklerin diğer bir ünlü komutanı İngiliz mareşali Montgomery (Michael Bates) ile bir rekabete girer.Kimi zaman üstlerinin emirlerine itaatsizlik eden,bencil,boşboğaz ve küfürbaz bir asker olan Patton'un bu huyları onun askeri dehasının önüne geçer.Disiplin takıntısı yüzünden bir hastane teftişi sırasında korkaklıkla suçladığı hasta bir eri tokatlaması ve ona herkesin içinde hakaretler yağdırması kariyerini tehlikeye sokar.

Filmin konusu Fransız ordusundaki komuta kademesinin savaşmak istemeyen askerlere gözdağı verip korkutmak amacıyla suçsuz askerleri kurşuna dizmesidir. Fransız Ordusu da savaş sırasında diğer müttefik orduları gibi korkaklık suçundan dolayı infazlar gerçekleştirmiştir. Ancak filmin merkezinde duran sorun, verilen emre karşı gelerek saldırıya geçmeyen tüm cephenin yerine rastgele seçilen askerlerin kurşuna dizilmesidir. Bu tür cezalandırma tarihte Romalılar tarafından yaygın olarak uygulanmıştır. Onuncunun cezalandırılması olarak dilimize çevrilebilecek decimation cezasında suçlular arasından her on kişiden bir tanesi öldürülerek ceza uygulanır. Bu ceza Fransız Ordusunda, Flanders yakınlarında 15 Aralık 1914 tarihinde geri çekilen Cezayir Alayı 8.Tabur 10. Bölük askerleri hücum emrine uymayınca uygulanmıştır...

Idi Amin'in Uganda'sı ile ilgili neler biliyorsunuz? Dünyanın tanıdığı en vahşi diktatörlerden bir olan Idi Amin'in Uganda'sı ile bizleri tanıştıran film, insanlık tarihinin karanlık sayfalarından birine kamerasını çeviriyor.Tıbbi bir misyonla Uganda'ya gelen genç doktor Nicholas Garrigan, bu uzak ve çok da fazla tanımadığı ülkeye doğru yola çıktığında oldukça idealist düşüncelerle yüklüdür. Fakat bu düşüncelerinin yerini büyük bir karanlığın alması uzun sürmez. Son derece katı ve barbar bir yönetim şekli yürüten Idi Amin'in emirleri altında, hareket sınırları oldukça dardır. İlk zamanlar bunun onurunu yaşasa da Garrigan'ın, nasıl bir barbarlığın parçası yapılmak istendiğini anlaması uzun sürmeyecektir. Ama yanlışlardan geri dönüş, sandığı kadar kolay olmayacaktır.

ABD ordusunun, en ünlü taktik uzmanı general Eugene Irwin (Robert Redford), Körfez Savaşı ve Bosna'da gösterdiği başarılardan dolayı ülkesinde kahraman gözüyle bakılan, orduda saygı duyulan bir askerdir. Görev sırasında aldığı bir emri yerine getirmeyip, 8 askerin ölümüne sebebiyet vermekten on yıl mahkûm edilir. Albay Winter'in emrindeki, Yüksek güvenlik sistemleri ile korunan Castle Askeri cezaevine kapatılır. Haksızlığa uğradığını düşünsede, cezaya razı gibi görünür.

Bir grup asker kendilerini Araknidler ("Böcekler") tarafından istila edilmiş bir dünyada kıstırılmış halde bulur. Bulundukları dünyadan tahliye olmayı beklerken terk edilmiş bir karakola sığınan askerler, kısa zaman sonra asıl tehlikenin etraflarını sarmış "Böcekler" olmadığını fark ederler.

The 20th century's first man lands on the moon and discovers - that Baron Munchausen has already beaten him to it, along with Cyrano and characters from Jules Verne's lunar-landing novel. The Baron spirits the young cosmonaut by horse-drawn ship back to an ancient "Earth", where they insult a sultan, rescue a princess, fall in love with the princess, and then as a trio have further experiences in a world of pastel colors, ornate dreamlike settings, and the inevitable angry disrupters of peacefulness and love.

Bir filmi veya diziyi bulamıyor musun? Eklemek için oturum aç.

Küresel

s arama çubuğuna odaklan
p profil menüsünü aç
esc açık bir pencereyi kapat
? klavye kısayol penceresini aç

Medya sayfalarında

b geri git (veya uygulanabilirse ana ekrana)
e sayfayı düzenlemeye git

TV sezonu sayfalarında

(sağa ok) sonraki sezona git
(sol ok) önceki sezona git

TV bölüm sayfalarında

(sağa ok) sonraki bölüme git
(sol ok) önceki bölüme git

Tüm görüntü sayfalarında

a resim ekle penceresini aç

Tüm düzenleme sayfalarında

t çeviri seçiciyi aç
ctrl+ s formu gönder

Tartışma sayfalarında

n yeni tartışma oluştur
w izleme durumunu değiştir
p umumi/hususi değiştir
c kapalı/açık değiştir
a etkinliği aç
r tartışmayı yanıtla
l son yanıta git
ctrl+ enter mesajını gönder
(sağa ok) sonraki sayfa
(sol ok) önceki sayfa

Ayarlar

Bu öğeyi derecelendirmek veya bir listeye eklemek ister misiniz?

Giriş