Havalimanında yüzü yaralı bir genç bulunur. İsminin Adrien Legrand olduğunu iddia eder. 10 yıl önce kaybolmuş bir çocuğun adıdır bu. Adrien sonunda babasına kavuşur, ancak bu sırada bölgede bir dizi korkunç cinayet işlenir.
Eski bir suçlu olan Chris Farraday (Wahlberg) uzun zamandır belaya bulaşmadan, kendisine yeni bir hayat kurmuş, evlenmiş ve çocuk sahibi olmuştur. Fakat güzel karısının erkek kardeşi Andy (Caleb Landry Jones), bir uyuşturucu çetesinin işlerini eline yüzüne bulaştırınca Chris, Andy’nin hayatını kurtarmak ve borcunu ödemek için yeniden kaçakçılık planlarına dahil olur. Eski kaçakçılık ününü kullanarak, eski arkadaşlarına ve sağlam bir ekibe ulaşan Chris, zekice bir planla sahte bankonotlarla milyonlarca dolara ulaşmayı hedefler. Fakat planın polislere ve uyuşturucu baronlarına rağmen başarıyla tamamlanmasına saatler kala ailesi de tehdit altındadır...
Ahbazya’da savaş yılları, 1992. Ahbazyalılar Gürcistan’a karşı kanlı bir özgürlük mücadelesi vermektedir. Dağların arasında Estonyalıların yaşadığı bir köy savaş nedeniyle tamamen boşalmış ve insanlar anavatanlarına göç etmişlerdir. Köyde geriye yalnızca iki kişi kalmıştır Ivo ve Margus. Margus da mandalina bahçesinin hasadından hemen sonra köyü terk edecektir. Küçük köylerinin çok yakınında gerçekleşen kanlı bir çatışmadan sonra geride kalan iki yaralıyı Ivo’nun zorlamasıyla içeriye alırlar. Fakat yaralılar bir savaşın iki düşman tarafından oluşmaktadır. Tarafsız bir çatının altında iki düşman, bu durumun üstesinden nasıl gelecekler? Film başkalarının savaşının ortasında kalmış Estonyalıların dokunaklı hikayesini anlatan savaş karşıtı bir yapım * Ağır milliyetçi ve savaş yanlısı insanlarımıza defalarca izletilmesi gereken film. Üstünde durulan her duygunun yoğunluğu gerçekten yüksek * Bir film derdini bu kadar mı iyi anlatır
In future Tokyo, a young woman in the privatized police force tracks down her father's killer while battling against mutant rebels known as engineers.