9 film

Birinci Dünya Savaşı esnasında bir erkek lisesinde öğretmenlik yapan Profesör Kantorek, öğrencilerini savaşa katılmanın ve bir asker olarak savaşta yer almanın son derece onurlu bir mevki olduğu gerekçesiyle doldurmaktadır. Bu etkileyici konuşmalardan etkilenen askerler gönüllü olarak askere yazılarak Alman ordusuna katılırlar. Ancak savaş ne kitaplarda yazdığı, ne de öğretmenlerinin anlattığı türden epik bir olay değildir. Genç askerler bu yanılgının farkında olsalar da artık geriye dönebilmeleri mümkün değildir; tüm toyluklarıyla olup biten tüm siyasi oyunların ve acımasız planların gölgesinde canları için mücadele edeceklerdir. 1930 yapımı All Quiet on the Western Front, (Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok) filminin uyarlaması.

1946 yılı savaş sonrası yeniden ayağa kalkmaya çalışan Almanya... Rachael Morgan adında bir kadın soğuk bir kış gününde harabeye dönmüş Hamburg şehrine gelir. Bir İngiliz olan kocası Lewis, yerle bir olmuş şehri yeniden kuran ekiplerin birinde görevlidir. Çift bu yeni ortama alışmaya çalışırken, Rachael kocasının beklenmedik bir kararı karşısında şaşkına dönecektir: yaşayacakları büyük evi, evin önceki sahipleri olan Alman bir dul ve onun problemli kızıyla paylaşacaklardır. Savaşın trajedisinin gölgesinde yaşamaya çalışan bu dört farklı insan bir düzen oturtmaya çalışırken, öfke ve keder duyguları tutku ve ihanetin kapılarını açacaktır.

Yarı Çeçen yarı rus kökenli olan esrarengiz görünümlü bir adam, yasadışı yollardan Hamburg'a giriş yapar. Bir şeylerden kaçarken kendisini şehrin müslüman mahallelerinden birinde sığınmacı olarak bulur. Türk bir aile tarafından misafir edilir ve bu süreçte geçmişinden biraz da olsun kurtulmuş olur. Ancak kısa bir zaman zarfı içerisinde eve misafiri ziyaret etmeye gelenler olur ve sayıları gittikçe artar. Bu durum aileyi huzursuz etmeye ve isimsiz şüphelere itmeye başlar. Aynı zamanda Alman gizli servisinin lideri de olan bitenleri gizlice izlemeye ve parçaları birleştirmeye çalışmaktadır.

Babasının ölümüyle sarsılan, evin bakıcısı tarafından sevilen ama aynı zamanda bu süre zarfında cinsel istismara uğrayan, bir leydi ile dost olan ve sonuç olarak onunla Chelsea´de yaşamaya başlayan Turner, tüm bu hayatında olup biten karmaşanın yanında aslında çok büyük bir yeteneğe sahiptir. Resim yapmak, gezi keşiflerine çıkmak, hatta genelevleri ziyaret etmek, gemilerle denizlere açılmak, üst sınıfın arasına girmek gibi birçok değişik aktivitede bulunması onu diğer ressamlardan farklı kılmış, ve hem kraliyetin hem de halkın eserlerini takdir etmesini sağlamıştır.

J 15, 2021

Berlin, the Prenzlauer Berg district. Daniel is a movie star accustomed to success. His loft apartment is stylish and so is his wife, and the nanny has the children under control. Everything is tip-top, bilingual and ready for him to jet off to an audition in London where a role in an American superhero film awaits the celebrated German-Spanish actor. Popping into the local bar on the corner, he finds Bruno sitting there. As transpires by the minute, Bruno has been waiting for this moment for a long time. And so this eternally overlooked man – one of reunification's losers and a victim of the gentrification of what was once East Berlin – takes his revenge. With Daniel as his target...

II. Dünya Savaşı'nda Almanya'nın yenilgiye uğramasının ardından, Mayıs 1945'te bir grup genç Alman savaş esiri Danimarkalı yetkililer tarafından ülkeye getirilir. Görevleri Danimarka'nın batı sahilindeki yaklaşık iki milyon kara mayınını temizlemektir... Çıplak elleriyle... - Film gerçek olaylardan uyarlanmıştır * ilk sahnesinden son sahnesine kadar savaşın insanlar üzerinde yarattığı tahribatı çok net anlatabilmiş. mekan, karakter, diyalog ve hikaye olarak sade ama duygusal derinliği büyük. savaştan fiziken kurtulsanız bile mental olarak kurtulmanın imkansız olduğunu söylüyor sanki.. izlenmeye değer bir post-war filmi.

Bir anne, kızını kurtarmak için ne kadar ileri gidebilir? Günbatımından Önce, Geceyarısından Önce ile Oscar’a aday gösterilen; oyunculuğu kadar senaristliği ve yönetmenliğiyle de saygın bir yer kazanan Julie Delpy, yazıp yönettiği son filminde başrolü de üstleniyor. Genetik uzmanı Isabelle, mutsuz evliliğinin ardından, bütün dünyasını canından çok sevdiği kızı Zoe etrafında kurmuştur. Kızının amansız bir hastalığın pençesine kapılması üzerine Isabelle, bugüne kadar kimsenin cüret edemediği bir yolla trajedinin önüne geçmeye çabalayacaktır. Toronto Film Festivali’nin Platform bölümünde ilk gösterimi yapan Kızım Zoe, öncelikle Julie Delpy’nin müthiş oyunculuğu ve diyaloglar üzerindeki olağanüstü hakimiyeti üzerinde yükselen, bilimden çok duygusal gerçekçiliğe dayanan etkileyici ve düşündürücü bir dram.

u 8, 2015

Hafızasını kaybetmiş bir adam Londra sokaklarında geçmişini aramaya çıkar. Bulacakları ise onu derinden sarsacaktır * İsrailli yönetmen Omer Fast'in ikinci uzun metraj filmi olan yapımın senaryosu Tom McCarthy'nin 2005 çıkışlı aynı adlı romanından uyarlandı.

Bir filmi veya diziyi bulamıyor musun? Eklemek için oturum aç.

Küresel

s arama çubuğuna odaklan
p profil menüsünü aç
esc açık bir pencereyi kapat
? klavye kısayol penceresini aç

Medya sayfalarında

b geri git (veya uygulanabilirse ana ekrana)
e sayfayı düzenlemeye git

TV sezonu sayfalarında

(sağa ok) sonraki sezona git
(sol ok) önceki sezona git

TV bölüm sayfalarında

(sağa ok) sonraki bölüme git
(sol ok) önceki bölüme git

Tüm görüntü sayfalarında

a resim ekle penceresini aç

Tüm düzenleme sayfalarında

t çeviri seçiciyi aç
ctrl+ s formu gönder

Tartışma sayfalarında

n yeni tartışma oluştur
w izleme durumunu değiştir
p umumi/hususi değiştir
c kapalı/açık değiştir
a etkinliği aç
r tartışmayı yanıtla
l son yanıta git
ctrl+ enter mesajını gönder
(sağa ok) sonraki sayfa
(sol ok) önceki sayfa

Ayarlar

Bu öğeyi derecelendirmek veya bir listeye eklemek ister misiniz?

Giriş