Profesyonel hırsızlardan oluşan bir çetenin üyesi olan Zeynep, seçilen kurbanları baştan çıkarmakla görevlidir. Grubun yeni kurbanı, bir bestekar olan Kenan Hanoğlu'dur. Genç bestekarı baştan çıkarmaya çalışan Zeynep, kendisini beklenmedik bir durumun içinde bulur. Gerçekten Kenan'a aşık olan Zeynep, çeteden ayrılarak Kenan ile yeni bir hayata başlar. Kısa sürede ilişkilerini evlilikle taçlandıran Zeynep ve Kenan'ın mutluluğu çok uzun sürmez. Zeynep'in ardında bırakmaya çalıştığı hayatından insanların çıkagelmesi işlerin karışmasına neden olur.
Balıkçılık yapan dedesiyle beraber yaşayan genç bir kız olan Azize balıkları satmak için şarkı söylediği bir sırada sesini ve kendisini çok beğenen bir gazino patronu ona iş teklif eder. Azize çok para kazanmak için bu işi kabul eder. Bu arada kimliğini gizleyen bir bestekar Azize'ye aşık olmuştur ve onun için şarkılar yazmaktadır.
Film, Hıristiyan Batı dünyasının Kudüs’e saldırısını ve Selahattin Eyyubi önderliğindeki Müslümanların müdafaasını konu edinir. Kudüs’ü ele geçirirlerse zengin olacaklarını ve cennete gideceklerine inanan Hıristiyanlar, Aslan Yürekli Richard önderliğinde saldırıya başlar. Selahattin Eyyubi, Müslüman Emirler’den umduğu desteği bulamaz. Haçlı orduları katliamlar yaparak Kudüs’e yaklaşmaktadır. Uzun bir süre vur-kaç taktiği ile Haçlıları yıldıran Selahattin Eyyubi, büyük savaşta Hıristiyanları alt edecek ve Kudüs’ü koruyacaktır.
Yılmaz Güney'in 'Seyyit Han'la başlattığı (1968) 'destansı gerçekçilik' türünün yeni bir aşamasını oluşturan bir deneme. Venedik Film Şenliği'nde (1972) ön elemeyi kazanıp 10 film arasına girdi.(...) Göreme'nin doğal dekorlarından western filmlerine benzer biçimde doyumsuz sahneler çıkaran bu incelikli çalışma kaçakçılık üzerine kurulmuş. Ve türün en iyilerinden biri. Güney, saçları eşek tıraşlı, yanık yüzlü ve suskun bir kaçakçı çetesi reisi Çobanoğlu rolüyle yine etkili bir oyun gösterisi sunuyor. Ne var ki sansür gereği kaçakçının değişmeyen yazgısı ölümdür. Yörede Beyaz Donlular adıyla ün yapan Çobanoğlu'nun sonu da bu çizgide gerçekleşir. Yine de Sansür Kurulu, 'Doktor hanımın Yılmaz Güney'in vücundundan kurşunu çıkarırken hep ağızdan söylenen türkü sahnesinin çıkarılması' koşulunu getirir. Oysa filmin en duyarlı sahnelerinden biridir bu.
Three criminals on the run, breaking into the house of a wealthy doctor and his hot wife ...
Film, toprak ağası Reşit tarafından hayatı altüst edilen Gülcan’ın yaşadıklarını anlatır. Gülcan, tarlasında ırgatlık yaptığı Reşit’in teklifini reddedip İbrahim ile evlenir. Fakat Reşit, Gülcan’ın peşini bırakmaz ve ondan intikam alabilmek için her türlü yola başvurur. Reşit, önce çifti borçlandırarak zor duruma düşürür. İbrahim düştüğü darboğazdan kurtulmak için Almanya’ya gitmek zorunda kalır. İbrahim'in yokluğunda Gülcan, Reşit’in eziyetlerine katlanmaya çalışır. Bir süre sonra İbrahim, Almanya’dan gelir. Gülcan’ı yanına aldıracağını söyleyerek geri döner. Ancak İbrahim’den haber alamayan Gülcan için hayat gittikçe zorlaşacaktır.
Büyük işadamı Süreyya Bey’in rakipleri onu öldürmek isterler fakat Tarık adında bir genç Süreyya’nın hayatını kurtarır. Borcunu ödemek için Tarık’ı yanında çalışmaya ikna eden Süreyya Bey bir süre sonra onu sağ kolu yapar. Fakat aşık olduğu kadın Tarık’ın eski ve unutamadığı sevgilisi Türkan’dır ve bir kadın yüzünden iki dost birbirine düşer.
Matbaada çalışarak zar zor geçimini sağlayan bir genç, bir gün yol kenarında perişan bulduğu öksüzler yurdunda yetişen bir kızı evine getirir. Fakat çevrenin'de etkisiyle birbiriyle yakınlaşarak evlenen iki genç için hayat şartları alabildiğine zorluklarla doludur.
Film nişanlısı öldürülen genç bir kadının intikam mücadelesini anlatıyor.
Asil bir ailenin kızı olan Rukiye ailece tanıştıkları, çok zengin ve yakışıklı bir adam olan Kemal Seden ile evlenmek için can atmaktadır. Karısını kaybetmiş olan bekâr adam tüm kadınlarında da gözdesidir .
Film, annesini Fırat nehrinde kaybeden Ahmet’in köyüne köprü yapmak için verdiği mücadeleyi anlatır. Ahmet’in annesi doğuma yetiştirilirken Fırat nehrinde boğulur. Kimsesiz kalan Ahmet, ona babalık eden salcı Hasan’ın yardımlarıyla okur. Okulu bitirip mühendis olunca köye döner. Ahmet’in dönüşü salcı Hasan’ı, dostu Osman’ı ve sevdalısı Zeynep’i mutlu eder. Ancak Ahmet'in nehir üzerine köprü yapmak istemesi bu mutluluğa gölge düşürecektir.
Annesiyle babasını bir yangın sonucu yitiren korkudan dili tutulan bir köylü kızının teyze evindeki öyküsü.Kibirli ve asabi bir kadın olan teyze kınalı yapıncağı evde istemez ve onu evin çalışanlarının kaldığı kulubede yatırır. Bu arada evin oğlu da genç kızı gözüne kestirir ve bir gece ona tecavüz eder. Hamile kalan genç kızı evden atarlar. Genç kadın yaşlı ve aksi bir adama bakıcılık yapmaya başlar ve kendini çok sevdirir. Yaşlı adam genç kadına bütün mirasını bırakır. Bu kınalı yapıncağa teyzesi ve ailesinden intikam alma fırsatı vermiştir çünkü onların maddi durumları bozulmuştur.
Birbirlerine sevdalı olan Murat (Yılmaz Güney) ile Zeynep (Hülya Koçyiğit)'in aşklarının önünde büyük bir engel vardır. İki sevgili bir kan davası nedeniyle yenik düşmüşler ve birleşememektedirler.
Çevresi ve yakınları tarafından hor görülüp, uğursuz sayılan kambur kızın öyküsü. Azize (Fatma Girik) bir sahil kasabasında babasıyla birlikte yaşar. Baba-kız geçimlerini balıkçılık yaparak sağlamaktadırlar. Günün birinde kasabaya Ali (Kadir İnanır) adlı bir genç gelir. Kamburluğu nedeniyle herkes tarafından itilip, kakılan ve kasaba çocuklarının oyun kaynağı olan Azize, bu yoksul kör kemancıya aşık olur. İlk kez kör bir kemancıda insanlığı ve sevgiyi tadar. Sonunda sevdiği insan için gözlerini dahi feda eder. Ama ne var ki, engelli bu iki insan için mutlu bir yaşam, yakalanması çok zor bir yerdedir. Azize Ali'nin gözleri açıldığında ondan vazgeçeceği korkusunu yaşamaktadır. Tusula (Suzan Avcı) genç kıza İstanbul'a dönecek olan Ali'yle birlikte gitmesini söyler. Kasabada sürekli horlanan, arada bir taş yağmuruna tutulan, itilip kakılan kız sonunda sevdiği adamın peşinden gider.
Genç bir kız olan Filiz, eğitimini kolejde görmektedir. Amatör Cemil Bey'in kızı için okula yaptığı bağışlar Filiz'in yaptığı çılgınlıkların mazur görülmesini sağlar. Ancak okula yeni gelen edebiyat öğretmeni Orhan, bu durumu değiştirir. Orhan, Filiz'in dersine girdiği ilk gün genç kıza davranışlarından dolayı ikazda bulunur. Orhan'ın gelişi Filiz üzerinde farklı etkilere de neden olur. Orhan'ın gözüne girmeye çalışan Filiz, derslerine çalışmaya başlar. Bir süre sonra yakınlaşan Orhan ve Filiz arasında bir aşk başlar.
Fikret, Londra’da mühendislik eğitimi alır. Tatil için geldiği İstanbul’da yıllardır hayalini kurduğu, tanımadan sevdiği bir kızla tanışır. Türkan, bir mağazada tezgâhtarlık yapmaktadır. Önceleri Fikret’in ilgisinden emin olamaz. Ancak Fikret, onu samimiyetine ikna eder. Tatil bittiğinde iki genç evlenmeye karar verir. Fikret’in okulunu tamamlamak için bir yıllığına Londra’ya gitmesi gerekmektedir. Hasretle geçen senenin sonunda, İstanbul’a Fikret yerine kötü bir haber ulaşır. Genç adamın da içinde bulunduğu uçak düşmüştür. Türkan için yaşamanın anlamı artık kalmamıştır.
Birbirlerini sevdikleri halde aşklarını itiraftan kaçınan iki genç çingenenin öyküsü. Göçebe hayatı yaşayan çingenelerin arasında büyüyen, büyüdükçe güzelleşen Gelincik ve Derbeder Ali birbirlerine aşıktırlar. Ali bir iftira üzerine hapse düşer. Bu arada Gelincik’in annesi zehirlenerek öldürülür. Gelincik hapisten çıkan ve İstanbul’da bir gazinoda keman çalan sevgilisi Ali’yi bulmak için yollara düşer.
Halit Süfyan intikam almak için Ömer Muttalip'in konağını yakmış Mihriban'ı öldürtmüştür. Ömer son nefesini vermeden önce oğlunu sadık adamı Ebu Mahmut'a emanet eder. Onu öz evladı gibi yetiştirmesini ve Halit Süfyan'ın kötülüklerinden korumasını ister. Yusuf büyüyüp delikanlı olduğunda Yasemen adında bir vezir kızına aşık olur. Yasemen Halit Süfyan'ın kızıdır.
Bir kan davasının öyküsü. Köyün ağası oğlu Derviş'i kan davasından uzaklaştırmak için kente gönderir. Ancak ağa ölünce, Derviş kan davasına son verip barışı sağlamak için köyüne döner. Ne var ki söz konusu barış sağlanamaz.
Teknesinde yaşayan bir denizci olan Ali (Kadir İnanır), gangsterler tarafından denize atılarak öldürülmek istenen bir kızı kurtarır. Kız kötü yola düşmüştür. Genç denizci aşık olduğu kızı kurtarır ancak kız öldürülür. Daha sonra bu kıza tıpa tıp benzeyen zengin bir ailenin hoppa ve şımarık kızıyla tanışır. Bu kız da denizciye aşık olur. Aradaki benzerlikten haberi olmayan yeraltı örgütü ise kızı öldürmek ister ve olaylar iyice derinleşir.