Arn ve Cecilia’nın İsveç’ten Ortadoğu’ya uzanan hikayesi, cesur şövalyeler, güçlü kraliçeler ve hain krallarla dolu bir geçit gibi… Bu bir entrika, dostluk ve ihanet masalı, bu aynı zamanda asla unutulmayacak bir aşk hikayesi… Arn Magnusson 1150 yılında, İsveç’in Batı yakasındaki Batı Gothia’da, Arnas ciftliğinde dünyaya gelir. Büyüdükçe eğitimli bir genç adama ve yetenekli bir kılıç ustasına dönüşür. Hayatının aşkı Cecilia ile tanıştığında, zalim dünya onları zorla ayırır. Cecilia bir rahibe manastırında hapistir ve Arn, Filistin’e, Müslümanlar ile Hristiyanlar arasındaki korkunç savaşa şövalye olarak gönderilmiştir. Tanrı’ya ve Onun iyiliğine olan inançlarını sarsan bu acı dolu ayrılık; birbirlerine ve kavuşacakları güne olan inançlarını asla etkilemeyecektir. Arn sonunda evine döndüğünde, aşkı ve hayatının en büyük vazifesi için savaşmak zorundadır: İsveç’i tek bir krallık altında birleştirmek…
Single mother Lotta and her younger sister Sanna are both successful in their different jobs, and are living very different lives, but are attracted to men who are their opposites.
Arn rahiplerce eğitilerek inançlı bir savaşçı haline gelmiştir. Herkes onu bir rahip olduğu için dövüş konusunda küçümser fakat Arn köyüne döndüğü gibi savaştıkları ülkenin en güvenilir askeriyle düello yapar ve kazanarak kendini kanıtlar. Kilisede tanıştığı Rahibe Sesillia ile köyünde de karşılaşır ve zamanla birbirlerine bağlanırlar. Çocukları olur ve bu yasak ilişki nedeniyle Arn Afaroz edilir, Sesillia ise kiliseye kapatılır. Arn'ın üstün dövüş yetenekleri olması nedeniyle rahipler onu bir Tapınak Şövalyesi yapar ve Arn Kudüs'e savaşa gider. Akıllıca savaş stratejileri kurar fakat kimi lorlar bunu kıskanır. Arn bir gün haydutların kovaladığı Arapların hayatını kurtarır ve daha sonra kurtardığı kişinin düşmanı Yusuf Selahaddin Eyyubi olduğunu farkeder fakat ikisi de onurlu insanlardır ve birbirlerine saygılı davranırlar. İkisi de birbirine saygı duymaya başlarlar. Selahaddin Kudüs'e muazzam büyüklükteki ordusuyla saldırmayı planlamaktadır...
Johanna works as a journalist on a women magazine. But her boss is an idiot, her salary is ridiculous and her husband has left her for a younger woman. With a great life crisis she decided to try a new medicine.
Alex's high opinion of himself isn't backed up by reality as he is unemployed and having trouble with his girlfriend. When he finally gets a job with the local council/municipality of Hudiksvall his life is about to change. Suddenly Alex finds himself the leader of a local theatre group of people with learning difficulties. Through their work together, Alex comes to appreciate that we all have our own talents which can grow if given the opportunity and support. "The Importance of Tying Your Own Shoes" is based on the work of the Glada Hudik Theatre whose performances have met with success in Sweden and internationally since it was formed in 1996.
A lot happens in a small village in 15 years. People fall in love, get married, have kids and divorces. Some move, some die - in Yxared just like in other places. Zac, Fanny and her daughter Alice travels back to to the small village in Ostergotland. Alice makes them return - where does she come from, what are her roots? The question about who Fanny's dad is, arises once more. And Alice, who's her dad?
Ida lives hard and fast with too much drinking and a string of boyfriends, Sandor has very few friends and his mother insists that he practices ballet. They meet in a chat room and despite appearances they discover they have much in common. Sandor and Ida lives in different cities and when Sandor unexpectedly visits her it ends with disaster.
Almost 30 years has passed and Gösta and Gun are retired. This summer they're going on a trip to their son's wedding in Gösta's new RV.