Charles Eggen
Member since October 2013
Movie Score
TV Score
I currently reside in Oregon and am older than "The Bomb". I have a website dedicated to New Zealand feature films and their soundtracks. Drop by for a visit sometime - nzvideos.org
Ödüllü savaş fotoğrafçısı Paul Prior, babasının ölümü üzerine memleketi olan bir Yeni Zelanda kasabasına gelir. Bir zamanlar babasının kendini herkesten soyutladığı evinde tek başına kalmaya başlar. Kardeşi Andrew, onun eşi Penny ve oğulları Jonathon kendi çiftliklerinde sakin bir yaşam sürmektedirler. Paul’ün eski kız arkadaşı Jackie ise artık olgun bir anne olarak karşısına çıkar. Celia adında lise öğrencisi garip bir genç kız da, Paul’ün kaldığı evi sık sık ziyaret etmektedir. Ona hayran olduğu bellidir. Zamanla Paul ve Celia arasında bir dostluk filizlenmeye başlar. Fakat geçmişe ait sırlar, hepsi için trajik sürprizler hazırlamaktadır...
A matriarch organizes a feast with her family, in which she will name her successor. The heart has gone out of Nanna Maria's family. There are no parties — they don't even fight anymore...
"Bir Zamanlar Savaşçıydılar," bir kadının ailesini bir arada tutmak için geleneklerine dönüşünü anlatıyor. Beth, beş çocuğu ve kocasıyla Yeni Zelanda'da bir gecekonduda yaşayan Maori kökenli, fakir bir kadındır. 18 Yıl önce Maori ailesinin evlenmesini istemediği kocası iyice içkiye bulaşmış, Beth'e kötü davranan, O'nu döven bir adamdır. Beş çocuklarından biri bir çeteye katılmış, diğeri ise bir sosyal yardım kurumu tarafından götürülmüştür. Beth tüm sorunlarına rağmen aileyi bir arada tutmaya çabalarken tek yardımcısı hayatla ilgili umutlarına dört elle sarılan kızı Grace'dir. Yazar olmak isteyen Grace'in başına gelenler ailenin kaderini değiştirir ve Beth'in, geleneklerinde yatan gücü keşfetmeye zorlar...
İngiltere'den mektup yoluyla bulduğu bir erkek ile evlenmeye karar veren, konuşma problemleri olan bir kadın, küçük kızı ve de çok değer verdikleri piyanosunu da yanına alarak, evleneceği kişi ile tanışmak için Yeni Zelanda'ya doğru yola çıkarlar. Evlendikten bir süre sonra yanlış bir seçim yaptığını kavrayan genç kadın, yerli halk ile kaynaşmayı başarmış bir beyaz ile, piyanonun etrafında başlayan yakınlaşması tutkulu bir aşka dönüşecektir * Piyano, 1993 senesinde tam 3 dalda Oscar ödülü almasının yanında, Cannes film festivalinde de altın palmiye ödülünü almıştı * Son zamanlarda izlediğim en anlamlı film diyebilirim. Görsellik harikaydı, müzikler harikaydı, oyunculuklara zaten söyleyebilecek bir söz bulamıyorum. Aslında her kadın ve her erkeğin mutlaka izlemesi gereken bir film bence. Hem ilişkilere bakış açısına, hem de insanın kendi benliğine dönüp yorumlar yapmasını sağlıyor.
Toss lives on a sheep farm with her father in New Zealand. When Toss's father dies in an accident, Ethan, an itinerant hunter, wanders onto the family farm and is given a job by her grandfather. Toss's fairly innocent relationship with Ethan is severed when he forms a relationship with her mother.
A medicine woman - a giver of life - is asked to hide a secret which may protect one life but which will destroy another.
Gençlik hayallerinin kaybolmasına izin vermeyen bir adam... Anthony Hopkins gerçek bir hikâye ile karşımızda dünya hız rekoru efsanesi Burt Munro rolünde. Yaşamı boyunca klâsik Indian motorsikletini mükemmelleştimeye çalışan Burt, dünyanın bir ucundan Utah’taki Bonneville tuz çöllerine motorunu denemek için yola çıkar. Karşılaştığı tüm zorluklara rağmen, yeni hız rekorunun sahibi olur. 1967 yılında Munro tarafından kırılan dünya rekorunu henüz geçebilen kimse olmadı ve efsanesi günümüze kadar geldi.
Whangara kabilesinin enteresan bir inanışı vardır. Yeni Zelanda’nın Doğu yakasında konuşlanan Whangara kabilesi, soylarının binlerce yıl önce o topraklara bir balinanın sırtında geldiğine dair güçlü bir inanca sahiptir. Bu atalarının adı Paikea'dır. Bu inanışa göre kabilenin geleneklerinde işleyen töre şu şekildedir: Kabileye şef olarak seçilen kişiler ailenin ilk doğan erkek çocukları olmak zorundadır ve bu kabilede yaşayan 11 yaşındaki "kız çocuğu" Pai'nin ise gözü şefliktedir. Pai'nin bilge Büyükbabası Koro, kabilenin müstakbel başkanını tayin edecek olan mercidir. Lider olmak isteyen küçük kız Pai, bu uğurda ne gerekirse yapmaya kararlıdır. Dünyada her şeyden çok sevdiği büyükbabasına karşı gelecek bile olsa... Yeni Zelanda’nın kültürüne dair çok içten, samimi bir hikaye anlatan Whale Rider, küçük oyuncusu Keisha Castle-Hughes’a da 'en iyi kadın oyuncu' dalında Oscar adaylığı getirmişti.
In New Zealand in the 1860s the native Maori people fought the British colonials to keep the land guaranteed to them by treaty. The warrior Te Wheke fights for the British until betrayal leads him to seek utu (revenge). The settler Williamson in turn seeks revenge after Te Wheke attacks his homestead. Meanwhile Wiremu, an officer for the British, seems to think that resistance is futile.
A baby is washed up on a Pacific Island and is adopted by a childless woman. The tribal priest takes an instant dislike to the child, proclaiming him a demon. The child is deaf and mute and therefore excluded from hunting with the other young men. Out of loneliness, he befriends a white turtle. When a drought befalls the island, the priest blames the silent one. When the chief protects the boy, the priest plots the chiefs' downfall.
Lucinda lives a fairytale life with dairy farmer Rob, and his 117 cows. But after a freak car accident she decides to test Rob's love for her by trying to make him angry. He passes her tests until a quilt goes missing from their bed and the price of getting it back is high.
Zac Hobson, Flashlight Projesi üzerine çalışan bir bilim adamıdır. Dünyanın etrafını saracak yeni bir enerji dalgası üzerine deney yapmakta olan Hobson, bir sabah uyandıktan kendini sessizliğin ortasında ölü bir şehirde bulur. Etrafta yaşayan bir canlı kalmamıştır. İşyerine gittiğinde, Flashlight Projesi’nin tamamlandığını anlar * Craig Harrison'ın romanından uyarlanmış * filmde bilim-kurgu, psikoloji ve felsefe iç içe geçmiş. Tanrıcılık oynamak insanlara fazla gelen bir şey öte yandan merak duygusu ve anlam peşinde koşmaktan da kendini alamıyor.
When Melanie goes home from the pub with a handsome stranger, she’s captivated by his charm and attentiveness. He sails her away to his ‘castle’- a rundown shack on a deserted island. But when seduction becomes deception and passion becomes possession, Melanie realizes that she has been kidnapped. Torn between fear and desire, Melanie must escape – but her ardent admirer has other plans.
Cumberland, 1348. The plague is spreading in medieval England. The remote village of little Griffin is also threatened. But the 9-year-old boy has a recurring dream that holds the key to a tiny hope of survival: a lake with a coffin floating on it. A white church with an iron cross. A falling glove. A falling silhouette. A torch tumble through a dark shaft into infinity. With his brother he recognizes in it a prophecy to escape the Black Death. So they embark with a few men on a journey to a distant cathedral, where they want to set up an iron cross as an offering to God. Her path leads them through a deep and dark mine shaft into an unknown land and completely outlandish time - into the present-day New Zealand of the 1980s.
II. Dünya Savaşı sırasında bir Japon esir kampında geçen film, Japon subaylarla İngiliz esirler arasında yaşanan gerilim dolu günleri anlatıyor. Savaş karşıtı olduğu kadar insan ve toplum psikolojisinin derinlerine inen filmin kadrosunda David Bowie ve Takeshi Kitano gibi iki efsane yer alıyor.
1960'Ların başlarında Yeni Zelanda'nın taşrasında büyük bir ailede herkes reisleri büyükbaba Mahana'nın katı kuralları altında yaşar. 14 yaşındaki Simeon zamanla büyükbaba Mahana'nın katı kural ve inançlarını sorgulamaya başlar. Bu tabii ki aile içinde başını belaya sokacaktır.
Sometimes the best things in life happen on the fly. From the moment an injured duck crash-lands on Doug's roof, everything changes. Recently dumped and wallowing in self pity, Doug decides to nurse Pierre back to health with the assistance of an eccentric vet and bird specialist, Holly.
Karanlığın bütün güçleri son savaş için bir araya gelirken Gandalf, Gondor'un yaralı ordusunu toparlamak için hazırlıklara başlar. Thoden, tarihin bu en büyük savaşı için tüm savaşçılarını seferber eder. İçlerinde saklanan Eowyn ve Merry ile birlikte insanlar, tüm cesaretlerine rağmen Gondor'u kuşatan düşmanlar karşısında güçsüzdür. Yinede Yüzük Taşıyıcısı'nın yolculuğunu tamamlamasini için hayatlarının en zor savaşında birbirlerine kenetlenirler.
İyiyle kötü arasındaki mücadelenin epik bir anlatımı olan bu filmde, dünyanın kaderini değişterecek olan bir yüzükten kurtulmak için verilen mücadele anlatılıyor. Yıllar önce üretilen ve Orta Dünya topraklarına kandan başka hiçbir şey getirmeyen yüzüklerin sonuncusu, üretiminden yüz yıllar sonra ortaya çıkar. Amcasının kendisine emanet ettiği yüzüğün nelere kadir olduğundan habersiz olan Frodo, büyücü Gandalf'ın anlattıkları sonrasında dehşete kapılır. Bu yüzükten ve savaşlardan kurtulmanın, gücünü toplamaya çalışan Sauron'u engellemenin tek yolu yüzüğü yok etmektir. Yüzüğü yok edilebileceği tek yer olan Mordor'a götürmek için kendini feda eden savaşçılardan oluşan bir ekip oluşturulur. Çok uzun ve çetin geçecek olan yolculuk başlar. Orta Dünya'nın kaderi, bu insanların ellerindedir.
In 1943, U.S. marines are stationed near Wellington. One of them is murdered by the boss of the Hotel Workers Union, who is sitting pretty, exempt from military service and living it up on black market profits. Girls under the control of the union - of whom the victim's fiancee, Rose, is one - give sexual favours to the Americans, in return for information. The marine assigned to investigate the murder, tries to find Rose through a public health nurse who traces VD infections. However they discover there it more going on than they realized, involving a conspiracy amongst the Union, the government and the U.S. military.
1933 yılında film yapımcısı Carl Denham, başrol oyuncusu güzel Ann Darrow'un da bulunduğu bir ekiple, egzotik Kafatası Adası'na gelir. Burada Ann'in güzelliğinden etkilenip ona aşık olan King Kong adlı dev bir goril ile karşılaşırlar.
When Arthur, self-proclaimed son of God, sets off on a mission to find the Queen of Heaven, his world changes.
Ricky, koruyucu ailesiyle birlikte Yeni Zelanda kırsalında mutlu bir yaşam sürmektedir. Ancak üvey annesinin ani ölümünden sonra çocuk esirgeme kurumu onu geri almaya niyetlenir. Hayatından vazgeçmeye hiç niyeti olmayan Ricky, üvey babasıyla birlikte ormanın derinliklerine doğru bir kaçış yolculuğuna koyulur..
Bilbo Baggins, Büyücü Gandalf ve Thorin Meşekalkan’ın 13 cüceyle birlikte, Yalnız Dağ’ı ve kayıp Erebor Cüce Krallığı’nın bulmak için yola koyulduğu serüven devam ediyor. Grup, doğuya doğru ilerlerken önce Göl kasabasına, oradan da nihayet Yalnız Dağ’a gider. Burası en büyük tehlikeyle, tüm yaratıklar içinde en korkutucu olanıyla Ejderha Smaug’la karşılaşıp yüzleşecekleri yerdir.
Bilbo Baggins, korkunç ejderha Smaug'dan Cüce Krallığı'nı geri almak için çıkılan yolculuğa katılıyor. Aniden çıkagelen Gandalf tarafından bir grup Cüce'ye katılması istenir. Her çeşit yaratıkların bulunduğu yaban ellerde bu cüce grubu ile kendini bir maceranın ortasında bulur. Erebor'a vardıktan ve Smaug ile karşılaştıktan sonra Beş Ordu güçlerini birleştirerek, Orta Dünya'nın kaderini belirleyecek bir savaşa başlar.
Macera, Erebor’u Gandalf ve efsanevi savaşçı Thorin Oakenshield’in önderliğindeki 13 Cüce’nin yardımıyla geri almak için destansı bir arayışa sürüklenen Bilbo Baggins’in peşini bırakmaz. Yolculukları onları alıştıkları yerlerden uzaklara götürür. Cinler, Orklar ve ölümcül Wargs’larla dolu ve Necromancer olarak tanınan gizemli ve kötü birisinin bulunduğu tehlikeli yerlerden geçerler. Hedefleri Doğu’ya ve Yalnız Dağ’ın çorak yerlerine gitmek olduğu halde, ilk önce Bilbo’nun hayatını sonsuza dek değiştirecek bir yaratık olan Gollum’la karşılaştığı Goblin tünellerinden kaçmaları gerekmektedir. Burada, bir yeraltı gölünün kıyısında Gollum’la yalnız kalan mütevazı Bilbo sadece kendisini bile şaşırtan yaratıcılık ve cesaretin derinliklerini keşfetmekle kalmaz, aynı zamanda beklenmedik ve yararlı niteliklere sahip olan Gollum’un “değerli” yüzüğüne de sahip olur. Bu, Bilbo’nun anlamaya bile başlayamayacağı bir şekilde bütün Orta Dünya’nın kaderine bağlı olan basit bir altın yüzüktür.
Her Majesty is a coming-of-age film about a young girl who realizes her lifelong dream when Queen Elizabeth II comes to visit her small hometown.
Film, ergenlik çağındaki iki genç kızın arkadaşlıklarının hikayesini anlatıyor. Kendileri dışındaki herkesi dışarıda bırakarak, kendi yarattıkları hayal dünyasında yaşamaya başlayan bu iki genç kız birbirlerine sımsıkı bağlanırlar. Birbirlerinden aslında hayli farklı olan, farklı sınıflara mensup ailelerden gelen bu iki kızı birbirine çeken nedenler izleyiciye arka fonda sunulmaktadır. İlk başta izleyici bu iki genç kızın aşırı bağlılıklarına, kendilerini ayrıcalıklı kişiler olarak görmelerine, hayallerinde sürdürdükleri film yıldızlarıyla, opera sanatçılarıyla, kraliyet ailesi üyeleriyle dostluklarına sevecenlikle yaklaşmaktan alıkoyamaz kendini.Film izleyiciyi onların bu iki kişilik dünyalarının tam da ortasına fırlatır. Onların 4. dünya adını verdikleri bu sanat ve keyif dünyasının büyüleyici atmosferine kapılmamak olanaksızdır. Öte yandan arkadaşlıkları giderek tehlikeli bir seyir izlemeye başlar ve ebeveynlerinin yanlışları bunun üzerine tuz biber eker.
GOOD FOR NOTHING is an adventurous romp set in the sweeping Old West from Mike Wallis in his directorial debut. Inspired by the Spaghetti Westerns and celebrating the Western genre with an interesting twist, the film follows an odd romance and the resulting emotional confusion of an outlaw who reluctantly develops strong feelings for a woman he has kidnapped.
Frank Bannister karısını bir kazada kaybettikten sonra ruhlarla iletişim kurmaya başlar. Bannister bu süreçte üç ruhla iyi dost olur. Sosyal yaşamdan uzaklaşan ve mimarlık mesleğinden ayrılan Bannister, evinde karısı ile birlikte hayalini kurduğu evi tasarlamaktadır. Para kazanmak için çalışması gerektiğinde ise, yeni yeteneğini nakite dönüştürmeyi becerir. Bannister artık hayalet avcısı olmuştur. Ancak o bölgede ruhlarla iletişime geçme yeteneğine sahip tek kişi Bannister değildir. Ortaya çıkan tuhaf olaylar bazı kötü niyetli kişilerin de ruhlar alemine uzanabildiklerini göstermektedir.
A young solo mother loves her son and his needs are formost, but she still has room in her heart for her very broken brother, even as her fundamentalist mother rejects her. But when the brother is responsible for a woman's broken neck, during his burglary of her house, families are changed as crisis amplifies and at times the young mother seems to be the only adult.
Film, 1888'de Yeni Zelanda kırsalında dünyaya geldiği iddia edilen, sözde unutulmuş uluslararası sinema öncülerinden Colin McKenzie'nin kariyerini anlatıyor.
Featuring the characters from Murray Ball's "Footrot Flats" (New Zealands most beloved local cartoon strip), questions to be answered include: Will Wal Footrot win the affections of Cheeky Hobson over the sleazy Spit Murphy? Will the Dog win the affections of the lovely Jess? Will Wal make a good impression on the selectors at Saturday's rugby match? Can Rangi and Pongo save Cooch's prize stag from the depths of Blackwater Station, home of the Murphys, their vicious dogs and deadly croco-pigs? All this and more will be answered as the small town of Raupo comes to life on the big screen.
1982 yılında hayatta kalan son uzaylılar, hayatta kalabilmek için dünyayı seçerler. Güney Afrika'nın bir gölgesine yerleşen uzaylılar çok geçmeden bir araştırma ekibi tarafından keşfedilirler. MNU isimli özel bir şirketin gözetimi altında tutulan uzaylılar, District 9 isimli bir bölgeye yerleştirilirler. Bu şirketin yetkilileri uzaylıların teknolojisinin sırlarını öğrenip uygulamayı, böylece de muazzam paralar kazanma peşindedir. Bunun için gerekli olan şey ise uzaylı DNA'sıdır. MNU çalışanı Wikus van der Merwe esrarengiz bir virüs tarafından saldırıya uğrar ve uzaylılara benzemeye başlar. Şirket şimdi kendi çalışanının peşine düşecek, Merwe ise tek sığınabileceği yer olan District 9'a doğru yola çıkacaktır...
Set in Edwardian England where upper lips are always stiff and men from the Colonies are not entirely to be trusted, Fisk Senior has little time or affection for his son, but when the pair visit an eccentric Indian, they start a strange journey that eventually allows the old man to find his heart.
Kendisini yıllar içinde fiziksel bakımdan iyiden iyiye çökerten bipolar bozuklukla boğuşan, eski yerel satranç şampiyonu Genesis Potini (!f 2004’te gösterilen Balinanın Sırtında ile hatırladığımız Cliff Curtis), kardeşi Ariki’nin denetiminde psikiyatri kliniğinden salıverilmiştir. Suçla ve çetelerle haşır neşir Ariki ve oğlu Mana’nın yaşadığı evden uzaklaşıp, gerçek hayata geri dönmek isteyen Gen bir gün kendisine benzer sorunlu geçmişleri olan çocukların bulunduğu bir satranç kulübünün varlığından haberdar olur. Bir anda bu birbiriyle uyumsuz görünen gruptan etkilenen Gen, onları Ulusal Satranç Şampiyonası’na hazırlamaya karar verir. James Napier Robertson, gerçek bir olaydan esinlenerek yazdığı senaryosuyla, duygu sömürüsüne açık bu çetrefilli konuyu kolaya kaçmadan kotarıyor. Kayıp Şampiyon, yaşanılan güçlüklere rağmen devam etme isteğinin, ayağa kalkmanın samimi ve gerçekçi detaylarla dolu anlatımı aslında.
11 yaşında, babaannesi, bir keçi ve sihirli güçleri olduğuna inanan küçük kardeşi Rocky ile bir çiftlikte yaşayan çocuk, Delikanlı. Delikanlının hayallerinin merkezinde iki kişi vardır: Michael Jackson ve babası Alamein. Ancak, gerçek hayatta bu kişilerin ikisi de yoktur. Delikanlı, babaannesinin çiftliğinde yaşamaktadır ve sihirli güçleri olduğuna inanan kardeşi Rock'ye bakmakla yükümlüdür. Sonra bir gün, yanında üç arkadaşıyla Alamein çıkagelir. 7 yıldır yerine getirmediği babalık rolünü üstlenmeye çalışan Alamein, Delikanlının hayal ettiği kahraman figüründen çok uzaktır. Yıllar önce gömdüğü para kesesini bulmaya gelmiş bir serseri ile onun hayaliyle yaşayan oğlunun buluşması, eğreti bir baba-oğul portresi çizer * Taika Waititi'nin yönettiği ve başrolünü oynadığı yapım gerçek anlamda gizli kalmış bir hazine. İzleyicisi hem ağlatıp hem güldürebilen filmlerden. Son olarak önemli bir not: Yazılar çıkmaya başladığında hemen kapatmayın.
Lionel ve sevgilisi Paquita,hayvanat bahçesine gezmeye giderlerken meraklı annesi de onları takip eder. Ancak kadını Sumatra'dan gelen bir tür fare-maymun ısırır ve bulaşıcı bir zombi salgını başlatır. Annesini korumaya çalışan Lionel, onun kurbanlarını evlerinin bodrumunda saklamaya çalışır ancak olaylar giderek kontrolden çıkar ve zombiler bir ordu halinde dışarı taşarlar. Yüzüklerin Efendisi'ni yöneten Yeni Zelanda'lı yönetmen Peter Jackson'ın ülkesinde çektiği 3. uzun metrajlı filmi olan Braindead, komedi ve korku unsurlarını bir arada ve başarıyla barındırıyor.
Based on the autobiographical work of New Zealand writer Janet Frame, this production depicts the author at various stage of her life. Afflicted with mental and emotional issues, Frame grows up in an impoverished family and experiences numerous tragedies while still in her youth, including the deaths of two of her siblings. Portrayed as an adult by Kerry Fox, Frame finds acclaim for her writing while still in a mental institution, and her success helps her move on with her life.
If you'd like to have a copy of this list exported to a CSV, click the "Export" button below. We will create the export and send it to you via email. Depending on the size of your list, this can take a few minutes to complete.