Zeki bir New York'lu olan Joe, bir kitapçı işletmektedir. Bir gün kitapçıya gelen Beck, Joe’nun ayaklarını yerden keser. Joe, ilk görüşte Beck’e aşık olmuştur. Joe, sevdiği kızın kalbini kazanmak için her şeyi yapmaya hazırdır. Beck’i elde etmek için teknolojiyi kullanmaya başlayan ve onu her yerde takip eden Joe’nun takıntılı tavırları Beck’in en yakın arkadaşı Peach’ı şüphelendirse de ona engel olamaz. Joe, sonunda Beck’in takipçisi olmaktan çıkıp erkek arkadaşı olmayı başarır. Ancak Joe'nun takıntılı hali artarak devam edince, işler içinden çıkılmaz bir hal almaya başlar.
Ufak bir kasabada küçük bir çocuk kaybolunca, gizli deneyler, korkutucu doğaüstü güçler ve tuhaf bir küçük kızın da parçası olduğu bir gizem ortaya çıkar.
Baş Yapımcı George Lucas ve Lucasfilm Animation'dan Star Wars efsanesi devam ediyor! Klasik karakterler, şaşırtıcı aksiyon ve iyi ile kötü arasındaki bitmeyen savaşla uzak bir galakside geçen, son teknoloji, sinema filmi kalitesinde bir bilgisayar animasyonu olan Star Wars: Klon Savaşları, Star Wars hikayesini çok çok uzak bir galakside geçen yepyeni maceralarla genişletiyor.
"Karate Kid" filmlerinin devamı niteliğindeki bu dizide, hayatlarını değiştiren turnuvadan onlarca yıl sonra Johnny ile Daniel arasındaki rekabet yeniden kızışıyor.
“Cehennem Lordu” Lucifer Morningstar, Los Angeles Polis Departmanı için suçluları yakalamaktadır. Ancak büyük bir sırrı vardır: Bu çekici adam, aslında yeryüzüne düşmüş bir melektir!
90’lı yıllarda, politikacı yazar Michael Dobbs tarafından yazılan aynı adlı kitaptan esinlenen ve BBC’ye mini dizi olarak uyarlanan “House of Cards”, şimdi Amerikalı yapımcılar tarafından bir kez daha, üstelik muhteşem bir kadro eşliğinde televizyona aktarıldı. Son yıllarda “The Curious Case of Benjamin Button” ve “Social Network” filmleriyle ses getiren David Fincher tarafından yapımcılığı ve yönetmenliği üstlenen dizinin başrollerinde, Fincher’ın filmlerinde de rol alan iki ünlü yıldız yer alıyor. “Seven” filminde birlikte çalıştığı Kevin Spacey ve “The Girl with the Dragon Tattoo” filminde rol alan Robin Wright.
“House of Cards” Washington’da hırslı bir politikacının zirveye tırmanışını anlatıyor. Kevin Spacey tarafından canlandırılan Francis Underwood yıllarını Beyaz Saray koridorlarında geçirdikten sonra, artık başkanlık seçimlerine adaylığını koyması gerektiğini düşünüyor. Ne de olsa bunca zaman o koridorlarda gördüğü tüm üst düzey bürokratlar ile ilgili her türlü bilgiye sahip. Kimi hangi dosyayla tehdit edeceğini biliyor. Bu gözü kara politikacının Robin Wright tarafından canlandırılan eşi Claire’in de ondan aşağı kalır yanı yok. Francis Underwood’un başkanlık koltuğuna ilerlemek için adeta iskambil kağıtlarından bir ev gibi itinayla inşa ettiği stratejisini ilgiyle takip edeceksiniz.
Bir finans danışmanı, ailesini Chicago'dan Missouri'deki Ozarks'a sürükler. Burada, bir uyuşturucu patronunu memnun etmek için beş yılda 500 milyon dolar aklamalıdır.
Başarısız bir komedyen hassas bir kadına iyi niyet gösterisinde bulunduğunda ikisinin de hayatını mahvedebilecek boğucu bir saplantının fitilini ateşler.
ABD Başkanı'nın ulusa sesleniş konuşması sırasında düzenlenen yıkıcı bir saldırının ardından kongrenin önemli isimlerinin hepsi ölür. Düşük seviyeli bir kabine üyesi olan Tom Kirkman (Kiefer Sutherland) aniden Amerika Birleşik Devletleri Başkanı olarak atanır. Sıradan hayat süren bir adamın kendisini bir anda komplo teorilerinin içinde bulduğu hikaye gerilim ve aile draması ağırlıklı olacak
Uyuşturucu İle Mücadele Dairesi’nde çalışan bir Meksikalı bir ajan olan Javier Pena, ünlü Kolombiyalı uyuşturucu kaçakçısı Pablo Escobar’ı yakalamak için Birleşik Devletler tarafından Kolombiya’ya yollanır. Escobar'ın gerçek hayat hikayesinden uyarlanan dizi, dünya çapına yayılmış bir uyuşturucu şebekesini engellemeye çalışan kolluk kuvvetlerini konu ediniyor.
Görme yetisini kaybetmiş olan Avukat Matt Murdock'ın diğer duyuları diğer insanlardan daha fazla gelişmiştir. Murdock suçsuz insanları başarıyla savunmasının yanı sıra, geceleri Daredevil kimliğiyle şehri kötülerden ve suçlulardan korumaktadır.
Tim Miller ve David Fincher işbirliğinde hayata geçirilen; bilim kurgu, korku ve komedi gibi türleri bir araya getiren antoloji dizisi Love Death + Robots, birbirinden farklı kısa öykülerden oluşuyor; savaş, ırkçılık ve insan doğası gibi konulara eğiliyor. Hikayelerin her biri geleneksek 2D ya da photo-real 3D CGI gibi farklı animasyon türleriyle ekrana taşındı ve dünyanın farklı yerlerindeki ekipler tarafından hayata geçirildi.
Oynadığı dizinin yayından kaldırılmasının üstünden 18 yıl geçtikten sonra, yani günümüzde, Hollywood’da yaşayan BoJack Horseman eski şöhretini kaybetmiş, her şeyden şikayet eden ve renkli renkli kazaklar giyen biri haline gelmiştir. Kendi kişisel buhranlarını insan olan arkadaşı Todd ve bir kedi olan eski sevgilisi Prenses Caroline ile beraber atlatmaya çalışmaktadır.
Dizi, daha önce "Daredevil" dizisine konu olan Frank Castle'i merkezine almaktadır. Karakteri The Walking Dead dizisinden de hatırlayacağınız Jon Bernthal canlandırmaktadır. Kendisine "Punisher/İnfazcı" adını veren Frank, öldürücü yöntemlerle suçla mücadele eden bir antikahramandır. Ailesinin mafya tarafından öldürülmesinin ardından kendine has yöntemlerle, ne pahasına olursa olsun suçluları avlamaya başlar. Girdiği bu yolda işkence etme, adam kaçırma, tehdit etme ve her türlü öldürme yöntemini kendisine mübah sayar. Kısa zamanda suç dünyasında tanınan biri haline gelir.
Bir anne-baba, 12 yaşındaki kızları Asunta'nın kayıp olduğunu polise bildirir. Fakat çok geçmeden soruşturma onların aleyhine döner.
Yabancı bir gezegene zorunlu iniş yapan Robinsonlar tüm engellere rağmen hayatta kalmak ve gezegenden kaçmak için mücadele eder. Ama çevreleri gizli tehlikelerle doludur.
Dizi, Amerika'nın en kötü şöhretli seri katillerinden biri olan Jeffrey Dahmer'ın hikayesini konu ediyor. Jeffrey Dahmer'ın zor çocukluğundan, dehşet verici suçlarına ve 1992'deki mahkumiyetine odaklanılan yapımda, Dahmer’ın yıllar boyunca cinayet işlemesini mümkün kılan sistem sorunlarında da değiniliyor.
Yalnız bir canavar avcısı olan Rivialı Geralt, insanların yaratıklardan bile daha kötü olabildiği bir dünyada kendine yer edinmeye çalışmaktadır. Ancak kader onu güçlü bir büyücü ve tehlikeli bir sırra sahip genç bir prensesle karşılaştırır. Üçlü, artık her geçen gün daha da vahşi hale gelen bu kıtada birlikte yürümeyi öğrenmelidir.
Bu aile dostu komedi dizisinde, dünyanın en muhteşem savaşçı, aşık ve süt uzmanı kedisi egzotik yerlerde cesaret isteyen maceralara atılıyor.
"Cesaret, cazibe, zafer... Şimdi ""GLOW"" zamanı!
80'lerin kısa süreli ama çok sevilen şov programından ilham alınarak hazırlanan GLOW, 1980'li yıllarda Los Angeles'ta yaşayan ve yükselmek için çabalayan işsiz bir aktris olan Ruth Wilder'ın (Alison Brie) kadın güreşçilerin parlak ve spandexli dünyasına dalarak bir star olma yolunda son bir şans yakalamasını anlatıyor. Hollywood'da yer bulamamış 12 diğer kadının yanı sıra, Ruth'un rakipleri arasında eski bir dizi oyuncusu olan ve bebek sahibi olmak için işi bırakan Debby Eagan (Betty Gilpin) da vardır; çünkü Debby bu yeni hayatın hayal ettiği kadar mükemmel olmadığını fark edip sektöre geri dönmüştür. Tüm bunların merkezinde, düşük bütçeli filmlerin bitip tükenmiş yönetmeni Sam Sylvia (Marc Maron) yer almaktadır. Sam'in yeni görevi, bu 14 kadına güreşin yıldızı olma yolunda önderlik etmektir.